11.Bölüm: Nergis

20K 1K 108
                                    

Nehir kendinde olmayarak hep aynı kelimeyi gözyaşlarıyla sayıklıyordu.

"Misafir"

Dedi, geçen her saniyede daha da kötüleşen genç kıza. Eli, omzunun üzerine gitti yeniden.

"Uyan"

Genç kız babasının cansız bedenine bakıyordu. Omzuna dokunduğunu hissettiği el ile, bir anda oradan bir sihir gibi çıkarıldığını hissetti.

Gözlerini yanaklarındaki yaşlarla açtı, karanlıklar içerisinde parıldayan bir çift maviye bakarak, avuçlarını yatağa bastırıp doğruldu. İki kolunu boynuna sıkıca sardı. Gözyaşları hızla akarken, genç adamı da tüm gücüyle sarıyordu ki yanında uyuyan Rüya, duyduğu seslerle araladı gözlerini. Şaşkınlıkla duraksadı, ağabeyi ve genç kız birbirine sarılmıştı.

Nehir'in, kulağına ulaşan hıçkırıklarına bakıyordu. Genç adam ise hareketsiz durmuştu, kalbinin üzerinde olduğunu hissettiği kızın kalp atışlarını hissediyordu. Hızla atıyor, iç çekiyor ağlıyordu.

Zihninde babası vardı, onu bir daha göremeyeceği gerçeğini her düşündüğünde canı yanıyordu.

Ölüm neden vardı ki?

Neden en sevdiklerimiz, canımızı, içimizi, kalbimizi eriterek bizden ayrılıyordu?

Neden bu kadar zorken onlarsız olmaya mahkumduk?

Gözyaşları hızla akıyordu genç kızın, ilk defa böylesine gerçek bir rüya görmüştü. İlk defa doğum gününün olduğu geceyi bir daha yaşıyormuş gibi hissediyordu.

Her yer babasının kanıydı ve ağabeyinin elinde silah vardı. Gözlerini her kapadığında, aynı sahne yeniden gözlerinde canlanıyor, genç adamın boynunu daha çok sıkıyordu. Bunun için tüm gücünü kullandığının farkında bile değildi.

"Abi.."

Rüya'nın sesiyle, Ali Demir hızla genç kızın kollarını boynundan indirdi. Bakışını kardeşine çevirince, kapıya yaklaşan Zeynep Hanım göründü. Ağır adımlarla yaklaştığı yatağın ucuna oturdu.

Elini yavaşça genç kızın yanağına yaklaştırdı. Kırışmış sıcak elleriyle yaşları sessizce silerken, Nehir gözlerine baktı. Merhameti ve sevgiyi derinden hissediyordu, yavaşça eğildi ve başını dizine bıraktı. Cenin pozisyonu aldı, saçlarının okşandığını fark ediyordu.

Güvenilir bir eldi, gözyaşlarını durduran ve acısını çok az da olsa dindiren.

Gözlerini yavaşça yumdu, uyumak istiyordu. Uyuyup gerçeklerden kaçmak isterken daha fazla yüzleşmek zorunda kaldığını da bilmiyordu.

....

Gün aydınlanırken genç kız ara ara gözlerini aralıyordu. Annesinin yanında uyuduğu, birlikte vakit geçirdikleri zamanları anımsıyordu.

Çok küçüktü, sanki ayrılacağını biliyormuş gibi son zamanlarda daha çok sarılıyor, daha çok öpüyor daha çok yanında kalıyordu.

O günlere gitmeyi, ağabeyiyle bahçede yeniden iki masum çocuk olarak koşturmayı istiyordu.

Babasının oyunun ortasında işten gelip, çocuklar gibi onlarla koşturduğunu görüp sıkıca sarılmayı hayal ediyordu.

"Daha iyi misin kızım?"

Zeynep Hanım'a çevirdi bakışını. Hala onun dizindeydi ve hala saçlarını sabırla okşuyordu. Gözleri açılmak da zorlanıyordu, kafasını yavaşça olumlu anlamda salladığında, Zeynep Hanım yüzünde gülümseme oluşturdu. Evdeki ikinci kızı olmuştu ve böylesine acı çekmesine engel olmak istiyordu.

Bir Davetsiz Misafir - (Bitti) Where stories live. Discover now