27.Bölüm: "En Güzel Rüya"

15.9K 993 204
                                    

Erkenden geldiği okulunda, dört saatlik dersinin sadece iki saatinde ders işlenmiş diğerleri ise bazı nedenlerden dolayı ertelenmişti. Bahçeden çıktı Rüya, seraya gidip planın gidişatını öğrenmek istiyordu. Caddenin karşısına geçti, durağa yaklaştı.

Oldukça kalabalıktı, üstelik çok susamıştı. Biraz ileride, bir sokağın orta yerinde küçük bir büfe vardı, su almak istedi. Otobüsü kaçırmamak için en yakını burasıydı. Kalabalığın arasından çıkıp sokağa girdi.

Oldukça sessiz ve kuytu bir sokaktı, tek başınaydı. Tam arkasında ani bir frenle siyah bir araba durdu. Arkasını merakla döndüğünde, ne olduğunu anlamadan burnuna içerisine ilaç dökülmüş olan bir bez parçası bastırıldı.

Kafasını iki yana sallayıp engel olmaya ve çırpınmaya çalışsa da iki siyah takım elbiseli adam tarafından arabaya zorla bindirildi. Gözleri yavaşça ilacın etkisiyle kapanırken, kendinden geçti. Kafası geriye, kolları da arabanın arka koltuğuna iki yana düştü, araba hızla ilerledi.

....

Gözlerini başında hissettiği ağrıya rağmen aralamaya çalıştı genç kız, elini yavaşça kafasına yaklaştırdı. Yüzünü buruşturdu, sağ şakağını yavaşça ovdu, gözlerini açtı. Sırtüstü pozisyondaydı, bir kanepede yatıyordu ve karşısında oldukça lüks bir tavan vardı. Şaşırdı, burası onun evi kesinlikle değildi.

Kafasını çok az çevirdi, birkaç adım ötede oldukça büyük ve siyah örtüsü bulunan çift kişilik bir yatak vardı. Sadece ayağındaki ayakkabının tabanlarını görüyor olsa bile birini fark etti.

Hızla doğruldu, ayaklarını yere indirip oturdu. Gözleri endişeyle büyümüştü, burada ne işi vardı, nasıl gelmişti ve bu adam kimdi? Hatırlamaya çalıştı, en son dersi iki saat erken bittiği için okuldan çıkmıştı. Otobüs durağında beklerken susadığını hissedip küçük ve dar sokakta bulunan markete ilerlemiş ve orada iki siyah takım elbiseli adam burnuna bir bez bastırmıştı.

Sonrasında tek hatırladığı ise bir süre çırpınışı ve gücünü yitirip kendinden geçişiydi. Korkuyla ayağa kalktı, geri geri gitti. Sırtı sert bir şeye çarptı, bakışını geriye çevirdi. Bir pencereydi, ayaklarının altında neredeyse tüm şehrin manzarası vardı. İnsanlar bir karınca misali görünüyordu.

Öne döndü, yatağa kaydı bakışı. Yüzüstü pozisyonda uyuyordu adam, kafası yana düşmüş, kendinden geçmişti. Sadece ensesini ve kafasının arkasını görebiliyordu. Üzerinde siyah bir takım elbise ve ayağında parlak kunduralar vardı. Genç kız sağa sola bakındı, adamın kim olduğunu göremiyor sadece korkuyla buradan çıkmanın yolunu düşünüyordu. Bakışı kapıya kaydı, sağındaydı. Koşar adımlarla yaklaştı.

Elini kulpuna bırakıp aşağı yukarı adamı uyandırmama gayretiyle indirip kaldırdı, açılmadı. Sırtını yasladı, odaya bakındı. Kalbi hızla atıyordu, başına nelerin geleceğini düşünüyordu. Oldukça lüks ve geniş bir odaydı. Yatak, tam orta alandaydı. Onun ayak ucunun birkaç adım ilerisinde bir kanepe vardı. Rüya'nın az önce üzerinde uyandığıydı.

İki pencere vardı, biri kanepenin tam yanında, diğeri de yatağın sağındaydı. İkisi de boydan boya ve oldukça genişti. Yatağın sol köşesinde küçük bir komodin vardı, çaprazında ise duvara monte bir televizyon bulunuyordu.

Genç kız yavaşça yere çöktü, sırtı kapıya dayalıydı. Ellerini kulaklarına bıraktı, gözleri endişeli ve kalbi de deli gibi atıyordu. Kim neden onu böyle bir yere kapatırdı, hayatı boyunca bir karıncayı bile incitmemişti ki. Kafasını yavaşça yere eğdi, hızla kaldırdı. Telefonunu hatırladı, çantasındaydı. Ağabeyini ararsa, burayı yıkmak pahasına bile olsa onu kurtarırdı. Bunu yapmalıydı, daha ona zarar verilmemişken, hayattaki en büyük gücüne, dayanağına haber vermeliydi.

Bir Davetsiz Misafir - (Bitti) Where stories live. Discover now