20.Bölüm: "Kardeşlerin Savaşı"

17.8K 1K 169
                                    

Arkasını dönüp odanın kapısına baktığında, Rüya'yı gördü. Yüzündeki gülümsemeyle mutfaktan çıkmıştı. Genç kıza yaklaştı, heyecanını ilk olarak onunla paylaşmak istiyordu.

"Nehir, yakında düğünümüz var!"

Kafasını eğdi genç kız, duyduklarını hatırladı. Ama adam kabul ettiğini söylememişti ki.

"Kabul etmedi"

Rüya gülümsüyor, ağabeyinin bu duruma sessiz kalmasının nedenini çok iyi biliyordu.

"Red de etmedi, yani düşüneceği anlamına geliyor bu. Abim annemi kırmaz, yakında olumlu cevabını iletecek."

Sevinçle ilerlediğinde, Nehir kaskatı kesilmişti. Kalbi sızım sızım sızlamaya başlarken, ne yapacağını bilemedi. Ayakları, dizlerini taşımıyor sendeliyordu.

İlk defa kaçmak istedi, bu evden olabildiğince uzakta olup adamın vereceği cevabı duymak istemedi. Kafasını yavaşça iki yana salladı, Rüya yeniden yaklaştı. Unuttuğu bir şey vardı, arkasını döndü. Annesine sormak isteyerek adım attığında, onu gördü. Tam yanlarındaydı.

"Anne, o kızın adı ne?"
"Emine"

Gülümsedi Rüya, heyecanı oldukça vardı. Ağabeyini damat olarak düşünüyor, yeğenleri olmasını istiyordu.

"Hazırlıklara başlamalıyız, tanışma gününde ne giysem acaba?"

Arkasını dönüp hızla odasına girdi, kapıyı örttüğü gibi geri geldi. Elini uzatıp, tepksiz duran genç kızın elini tuttu.

"Yardımcı ol bana Nehir"

Çekiştirerek odaya getirip yatağın ucuna oturttu. Önüne dikilip gözlerine baktı, gözlerinin içi gülüyordu. Kafasını yavaşça kaldırdı Nehir, odanın kapısı çok az aralıktı.

Genç adamın odasından çıkıp geçtiğini gördü. Yutkundu sessizce, olmayacak bir duaya amin demekti onunki. İçinde bulunduğu bu hayat, öylesine farklıydı ki belki de adama seçme şansı verilmeyecekti. O, annesi istedi diye ömrünü aşkın ne olduğunu bile bilmeden biriyle geçirecekti.

....

Korna sesi yankılanıyordu evin içerisinde. Sabahın erken saatiydi, herkes uyanmış çıkmak için hazırlanmıştı. Zeynep Hanım çıkmış, Rüya elinde kitapları ve çantasıyla sokağa çıktığı anda kamyoneti gördü. Ağabeyi, koltukta yerini almış öfkeyle kornaya basıyordu. Kardeşini görüp, kafasını camdan uzattı.

"Nerede bu kız!!?"

Öfkeli haykırışı, kardeşini şaşırtmıştı. Biliyordu, Nehir ağabeyini bekletmemek için her zaman hızlı olurdu ama bugün her şey çok tersti. Ali Demir'in defalarca kornaya basışları bile onu etkilemiyordu.

"Bakıyorum abi, bekle"

Arkasını dönüp eve girdi Rüya, hızla odasının kapısını açtığında Nehir'i gördü. Odada bulunan boy aynasının önünde usulca saçlarını düzeltiyordu. Oldukça yavaş ve umursamazca.

"Nehir, abim çok sinirli. Seni hala kapıda bekliyor"

Omuz silkti genç kız, dün gece gözüne doğru düzgün uyku girmemiş, sabaha kadar genç adamı ve hiç tanımadığı Emine'yi düşünmüştü. Sabaha doğru ise, kendince bir karar almıştı. Bundan sonra onun istediği hiçbir şeyi yapmayacaktı, umurunda değildi artık. Bakışını Rüya'ya çevirdi, telaşını görüyordu.

"Az kaldı, beklesin. Saçlarımı düzeltip çıkacağım"

Şaşırdı Rüya, normalde böyle bir haberde, ayakkabılarını bile eline alarak kamyonete koşması gerekiyordu. Yanına yaklaşıp önünde durdu. Elini kaldırıp genç kızın alnına bıraktı. Kesinlikle hastaydı, yoksa bu deli cesaret başka türlü olamazdı. Sıcak değildi, indirdi elini.

Bir Davetsiz Misafir - (Bitti) Where stories live. Discover now