Ulusoy Çıkartması

149 17 0
                                    

Selamlaaaar... Bu bölümü oldukça erken paylaşıyorum çünkü beni sevindiren iki olay oldu. Bir kaç bölümdür okumamız olsa da oyumuz sadece 1 kişide sabitti. Kendisine teşekkürlerimi iletiyorum sanırım adını hiç bir zaman unutmayacağım...

Neyse, son bölümde 2. bir oy aldık.

Evet sevinç sebeplerimden birisi bu. Ama nice zamandır 1 oyu görüp delice sevinen bi insanım 2. oyu görmüş gözlerim çok şey etmeyin.

Bir de güzel seven adam etiketinde 1. olmuşuz şu an fark ettim. Çıldırdım.

Henüz okuma sayısı ve beğeniler düşük olsa da ben Kuzey ve Defne'yi okumayı ve de paylaşmayı çok seviyorum. Uzun zamandır üzerinde uğraştığım bir çift, her hallerine bayılıyorum. Neyse işte sevinçten uzattım. Hadi bölüme geçelim. Öpüyorum hepinizi.

"Defne kalk hadi saat 8 oldu annem. Kalk hadi yardım et bize ikramlıkları hazırlayalım. Hadi börekleri sen yap da kaynananı aşık et kendine. Hadi annecim ama." Parmağıyla omzumu, hadi'leriyle de beynimi deldi canım anam.

"Öyle ölmem Gül'üm ya atom bombası at. Anne gecenin köründe uyudum gözünü seveyim sal beni. Bak göz altlarım içeri göçtü, kadın beni bu halde görürse börekler bile kurtarmaz yemin ederim."

"Aman annecim, aman mazallah bi işe yararsın falan aman kalkma sen. Bizde diyoruz ki bu kız evlensin. Evlense ne olacak alan adam aynen geri getirir seni." Annemin söylenmeleri devam ederken yastığıma iyice sarıldım. Almasınlar banane. Çok da patlamışım.

...

"Defo kalk artık be bak destek kuvvete geldik." Uyku gözlüğümü kaldırıp gelen sese baktım.

"Sizin ne işiniz var be burda?"

"Görüyorsun değil mi Mevo başkan ne kadar da sevindi yavrucak. Kız senin tersini düz ederim. Gül anam bizi de çağırdı sen köpek ne diyorsun?" Damla kendisini üzerime atıp beni itinayla ezerken uykudan eser kalmamıştı gözlerimde.

"İyi madem geldiniz bir işe yarayın da saçımı başımı yapın." Merve'de üstüme atlayınca yatakta bir süre boğuştuk. Damla beni bir güzel tekmeleyerek yataktan atınca kendime geldim.

BUGÜN GÖRÜCÜLER GELİYOR YAHU!

Aklım başıma yeni dank etmişti.

"Yalnız bence bi yerde bi hata var. Ben kesin ikizler burcuyum. Hem adamı görmezden geliyorum, mesajlarına cevap vermiyorum hemde ailesinin görücü gelmesini hevesle bekliyorum. Var bende bi sıkıntı var."

"O senin her zaman ki dengesizliğin bebeğim. Hadi kalk otur şuraya da saçını başını yapalım."

Sonrası büyük bir hengameydi arkadaşlar. Biri kırmızı ruju uzatıyor, biri ordan saçlarıma krepe atarak  Everest dağının modelini vermeye çalışıyordu. Düşman kuvvetlerini savuşturan Mustafa Kemal'e dönüştüm o sıra.

Canım Atam, izindeyim.

"Evdeyiz be kırmızı ruj ne manyak mısın sen?"

"Ay ne süreyim Defne ne süreyim?"

"Damla uzat yavrum uzat saçlarımı. Bir Everest dağı olmadı daha değil mi?"

"Hı?"

"Hey güzel Allah'ım bu kadar deli fazla bana al bir kaçını."

"Töbe de manyak." Damla'nın vuruşuyla başım Japonların selamlaşmasını aratmayacak kadar aşağı gitti geldi.

"Tamam tamam. Bu deli dellenmeden işimize ciddiyetle devam edelim." Mevo başkan diye boşuna demiyoruz tabi. Kız işi biliyor. Eline aldığı dudak rengine yakın pembe ruj gülümsememe sebep oldu. Manyaklar bana az daha aklımı oynattıracaklardı.

Kuzey EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin