Yüzüklerin Efendisi

67 7 0
                                    

"Ne demek o yüzüğü takmayacağım? Ulusoy ailesinin gelini olacaksan takmak zorundasın! Bazı şeyler bizim elimizde değil Defne!"

"Ne yani ailenin büyük gelini olarak o yüzüğü takmazsam beni gelin olarak almayacak mısınız? Almayın! Umrumda değil." Gözlerini tavana çevirip sinirle gülümsedi Kuzey. Kollarımı göğsümde bağlayıp onu izlemeye devam ettim. Ellerini saçlarına götürüp sinirle çekiştirdi.

"Sevgilim abartma lütfen. Takmazsan gelin olmayacaksın gibi bir şey değil bu. Anneme, babaanneme ve hatta onların da büyüklerine saygısızlık olur takmaman." Sakin kalmaya çalışıyordu. Ama ben kararımı çoktan vermiştim ve bu karar onu deli edecekti.

"Takarsam da kendime saygısızlık yapmış olurum Kuzey. Anla beni. Yarın öbür gün seninle ayrılırsak ne olacak. Benden sonra hayatına girecek kişi daha önce iki kişinin takmış olduğu yüzüğü takacak. Yüzüğün değeri sıfırlanıyor böyle." Verdiğim örneğe tüküreyim. İçim sızladı.

"Biz.seninle.ayrılmayacağız. Anladın mı sevgilim? O yüzük de senden başka kimsenin parmağına girmeyecek."

"Ama benden önce birisinin parmağına girdi. Kusura bakma ama cidden takmak istemiyorum ve takmayacağım. Bu konuyu daha fazla tartışmayalım. Benim kararım kesin. Eğer o yüzüğü takacak bir insan istiyorsanız gidip benden önceki sahibinin parmağına takarsınız." Sinirle Kuzey'in yanından geçip içeri girdim. Beni anlayacağını düşünmüştüm ama o hala yüzük diyor. Yerime oturduğum sırada mutfaktan büyük bir gürültü koptu.

Sena telaşla mutfağa koşarken yerimden kıpırdamadım. Çok zordu mutfağa koşmamak ama inadımdan bir milim bile hareket etmedim.

"Vay be. O yüzük için ne kavgalar koptu. Şimdi sen elinin tersiyle itiyorsun." Derin bir nefes alıp Asu'ya döndüm. Aklım mutfakta kaldı. Bir yeri kesilmemiştir umarım.

"Ne bu yüzük Allah aşkına! Kendimi yüzüklerin efendisi filminde gibi hissediyorum. Herkes güç yüzüğünün peşinde. Bense Frodo ona verdiği halde geri çeviren Aragorn." Ali kahkaha atarken Kuzey salona girdi. Sinirli hali değişmemiş aksine daha da sinirlenmişti.

"Birde dalga geçiyorsun! O yüzük bu aile için değerli neden anlamıyorsun?" Sinirle yelloza döndüm. Ben bu yellozu fena yolarım.

"Fatih sevgilini ya sustur ya götür şuradan elimden kaza çıkmasın." Kuzey gayet sakin konuşmuştu ama bağırsa kendimi daha az gergin hissederdim.

"Sen sevgiline söz geçir önce de ben susmasını bilirim. Bir yüzüğü bile taktıramıyorsun." Yok ben anladım. Birileri yellozu benim karşıma çıkartmadan önce yürek yedirmiş.

"O yüzüğü takmamak benim kendime olan saygımla alakalı bir durum. Bu ne benim Kuzey'e olan aşkımı azaltır ne de Ulusoy ailesinin fertlerine olan saygımı, sevgimi azaltır. Ayrıca, Kuzey benim sahibim değil. O gel deyince gelecek, git deyince gidecek süs köpeği olmak için burada değilim ben. Ona hayat arkadaşı olmak için yanındayım. Senin gibi, insanlar yüzüne yelloz dediği zaman gülümseyen bir insandan ders alacak değilim. Ve eğer bir daha benim hakkımda, Kuzey'im hakkında veya ilişkim hakkında konuşmaya cüret edersen, Fatih'in nişanlısı demem bu odadaki herkesin yapmak istediğini yaparım da bu hayata neden geldiğini sorgularsın." Yelloz laflarımı kaldıramayıp sinirle kalkıp evi terk etti. Fatih'de onun arkasından giderken Ekin bana sarılıp teşekkür ediyordu. Nihayet hepsi Ali'nin sözüyle kalkıp evlerine doğru yol aldılar.

Sena son anda çıkmadan Kuzey'e de bana da nasihat vermişti bol bol kavga etmeyelim diye. Hepsi evden çıktığında Kuzey yüzüme bile bakmadan yatak odasına girdi.

Sinirle mutfağa gidip aldığım tepsiyle salondaki bardakları tabakları topladım. Hepsini bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra tüm dolapları tek tek açıp her şeyin yerini öğrenmeye çalıştım. Bu süre zarfında Kuzey yanıma gelmemişti bile. Ekstradan oyalanıyorum ama yok gelmedi.

Kuzey EsintisiWhere stories live. Discover now