BÖLÜM-1

288 13 4
                                    

Dört yolu olan bir sokak nereden gidersen git bir yolunu bulursun eve varmanın. Yolun en başından gelen bir adam, ve yolun diğer ucunda ben. Yolun ortası ikiye ayrılıyor kendi çapımda ben sola o sağa gidecek. Adımlarımız aynı denk geliyor, ne yaparsak yapalım göz göze gelmemiz kaçınılmaz. Yürüyor adam, ben yürüyorum. Yaklaşıyoruz her adımda biraz daha fazla birbirimize, ve o ortada göz göze geleceğiz. O hiçbir şey yokmuşçasına gülümseyecek hatta nasılsın bile diyecek. Ben bakacağım gözlerine, iyiyim diyeceğim. Sen nasılsın soruma cevap alamadan yollarımız ayıracak bizi. Ben sola o sağa. Her bir adımımızda daha fazla uzaklaşacağız birbirimizden ve ben her bir adımda arkama döneceğim, bakmıyor olacak. Eve varınca unutacak gece saçlı adam deniz kızını gördüğünü. Deniz kızı hep hatırlayacak o sokağı. İçime oturmuş bir dünya, ve o dünyada direnmeye çalışan bir ben bırakıyorum şimdi kül tablasına. Her gece uyumamak için içtiğim kahvelerin telveleri kadardım. Batmaya yüz tutmuş güneş kadar vardım bu dünyada. Yol katettikçe eksildim ve güçlendim dedikçe etkisiz. Salıncakta oturan çocuğu sallayamayacak kadar yok olduğumu hissettiğimde, tüm parklara küstüm. Küçük bir deniz kızıydım, kendi fırtınamda savruldum.  Ağlarsam yükselir mi denizin seviyesi ben küçük bir deniz kızıysam, yoksa kurutur mu diğer canlıları hesaba katmadan kendini? Yok olsam yok olacak mıydı beni yok eden o kasvetli deniz? Olmazdı tabi ki. Acaba merak eder mi beni bir balık? bulmak için dört döner miydi uçsuz bucaksız bir o kadar da acımasız denizde? etmezdi tabi ki. Nereye gidersen git sonsuzdu deniz. Sonsuz olan deniz nasıl olur da sonum olur?


"Aptal deniz ben senin kıyında can çekiştim!"

"Aptal deniz kızı sen benim kıyımda can çekiştin."


Nefesim olursun diye çıktım sudan, nefessiz kaldım gece saçlı adam. Sensiz kaldım gece saçlım. Bir el bir elin dokusuna tutunduysa avuç içlerinde hep hissedermiş o dokuyu. Uzat ellerini şimdi geceye, ellerine tutunan yağmur damlaları olacağım. Uzat ellerini gece saçlım, ellerine tutunacağım. Belki hissedersin sende ellerimi, belki avucuna dolup tüm vücuduna yayılırım, belki saçlarından kirpiklerine düşer yavaş yavaş dudağına kayarım. Kim bilir belki öperim seni. Belki öpersin beni. Belki öpüşürüz gece saçlım.

Onu ilk gördüğümde bir kayalığın üzerinde avaz avaz bağırıyordu, nefretle bakıyordu etrafa. O kadar gözü dönmüştü ki varlığımdan bir haberdi. Son cümlesini duymuştum "aldığını geri ver deniz!" yanına her ne kadar yaklaşmak istesem de vereceği tepkide kaybolurum diye korkmuştum. Ama her zaman laf dinlemez bir kızdım, kendi lafım bile beni durduramazdı. Derin bir iç çekip yaklaşmıştım siyahtan başka ton kullanmayan adama. "aldığını vermez deniz, bekleme" demiştim. Parıltısını kaybetmiş gözlerini üzerime dikmişti, ben gözlerinin tonuna karışıp giderken o çoktan yanımdan gitmişti. Ne bir cümle, ne bir kelime, tek bir harf bile kullanmamıştı. Haykırdığı emrin altında yıllarca ağlamak uzanıyordu. Öyle iyi saklanıyordu ki yakarışı, duyan sadece emrettiğini sanırdı. Sonra onu tanıdım. O emir değil yalvarıştı.

Seni ilk tanıdığımda içinde kor alevler vardı, başkası için hiç düşünülmeden yakılmış. Ben seni o amansız yangında nedensizce yanacağımı bildiğim halde sevdim. Çok sevdim. Sen bunlara rağmen "sevgine değmez o" diyen tüm herkesi haklı çıkardın. İçin olmak isterken sen benim içime de aynı ateşi attın. Şimdi kül olana dek hatırlayacağım tek şey beni yakmak için tenime değen ellerin olacak. İçimde kelebeklerin oluşmasına sebep olan adam artık içimi zehirliyor. Kırık kızlarındır ölü kelebekler. Kelebekler? şimdi yok oldular.


Basit değildi seni sevmek. Bir son, bir yok oluştu. Sen geceydin ve seni görmem için başımı sudan çıkarmam gerekirdi, ben deniz kızıydım ya hani, başım sudan çıksa nefesim kalmaz ölürdüm. Nefesim kalmadı, öldürdün. Saç tellerim olsun boynuma bir halat gibi dolanıp nefesimi kesen, ben gözlerinin mahzeninde zaman kaybetmeden ve ellerin olsun gözlerimin perdesini örten, gözlerim sen özleminden açık giderken...

GECEYE TUTSAK DENİZ KIZIWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu