BOĞULDUĞUM DENİZ'E

29 6 0
                                    

Gözlerinden kalbine inen bir merdiven, merdiveni ikişer üçer atlayan ben, bilmezdi bacaklarım bu kadar az kalmışken tökezleyeceğini. Düşeceğini. Adı Deniz. Sonsuz bir su kütlesinin adı. Ama elinden tutuluyor, sarılınabiliyor, öpülebiliyor. Boğmuyor ama nefeste aldırmıyor. Belki de su kütlesinden daha acımasız. En kötüsü de gidebiliyor. Üzerin hala o kokarken, yatağında hala saç telleri varken, sıcacık çayı masada dururken bile gidebiliyor. Sonra bütün denizlere küsüyorsun, sanki bütün denizlerin laneti üzerine çökmüş gibi. Yağmur yağsa pencereye bakıyorsun, şimşek çaksa az biraz korkuyorsun, telefon çalsa aynı ümitle açıp aynı kırgınlıkla kapatıyorsun. Sonra gözünü kapatıyorsun, tüm dualar tesirini yitirmiş gibi hissediyorsun, inancından kırılıyorsun. Ne olursa olsun gelmiyor. Kendine kızıyorsun. Yemeklerim mi kötü, çayı mı beğenmedi diye. Yıllarca kendime kızdım. Ne olursa olsun yanımda kalacağına söz veren Deniz, beni dalgalarıyla boğdu. Beni kasvetiyle öldürdü. Nefes almak mı? Denize aşık olan biri nefes almaktan vazgeçmez miydi zaten? Bu benim sonum. Deniz gitti Yağmur hiç durmaksızın ağladı içine. Deniz kurudu, Yağmur yağdı. Bu bizim sonumuz sevgilim. Yaşamak seninle sonsuz misali, unutmuşum tüm ihtimalleri. Umutlar tek tek astı kendini, tüm umutsuzlukları ciğerlerimde taşıyorum.
Boğulduğum Deniz'e...

GECEYE TUTSAK DENİZ KIZIWhere stories live. Discover now