BÖLÜM-6

48 9 2
                                    

Asaf beni defalarca aramıştı, hiç birinde cevap verememiştim ve geri aramaya fırsatım olmamıştı. Yağmur abla biraz dinlenmek istemişti. O dinlenirken ben de evi düzenlemeye başlamıştım. Eski zamanları andıran naif bir evdi. Gramafon, kaset, radyo gibi eskilerden kalma birçok alet bulunuyordu. Yağmur ablanın evini hep severdim, insana huzur doldururdu. Odasına doğru ilerlediğimde onu ve çocuğunu gördüm. Hastahanede çektirdiği bir fotoğraftı. Yeni doğurduğu zamana ait olmalıydı. Kızdı. Yağmur ablanın bir kızı olmuştu aşık olduğu adamdan. Ben resmin güzelliğine daldığım sıralarda Yağmur abla "kızım" dedi ağlamaktan kısılmış ses tonuyla ve devam etti;
"Kızımız oldu. Aynı babası. Çok sevdim onu, ilk kelimesi anne oldu bir diğeri ise baba. Bana her anne değişinde yeniden doğuyordum ve her baba değişinde sanki saniyede binlerce kez ölüyordum. Ona anne de olurum baba da diye düşündüm, ama ona ne anne olabildim ne de baba. Zaman geçtikçe daha çok benzedi babasına, yüzüne bakamaz oldum. Her seferinde ellerini gözlerime götürüp, yaşları sildikten sonra ağlama anne demesi beni kahrediyordu. Küçücük bir çocuğun ezberlediği teş şey "ağlama anne" olmamalıydı. Ona bakamıyordum, çok sevdiğim halde ona iyi bakamıyordum. Gençtim, ve o küçüktü. Annelik duygusunu onunla tatmıştım. Ama ona annesi olduğumu hiç hissettiremedim. Çalıştığım yetimhanede annesi olduğum halde annesiz bıraktım onu. Hep gözümün önündeydi. Ama ona asla yaklaşamadım. Büyüdükçe unuttu beni, en önemlisi annesi olduğumu unuttu. El kadar bir çocuktu, henüz 2 yaşında bile yoktu onu yetimhaneye bıraktığımda. Çok acımasızdım dışarıdan bakıldığında. Ama herşeyi onun için yaptım. Gözümün önünde büyüdü, hasta olsa koştum, üzgün hissetse koştum. Anne diye ağladığında yanına koşan kişinin annesi olduğunu hiç bilmedi. Hiç bilmedi beni. Bilsin de hiç istemedim. Kendine yetemeyen bir kadındım, aklım beş karış havadaydı o zamanlar, bu yüzden hiç pişmanlık duymadım onu kendimden kurtardığım için. Tek pişmanlığım bana bir daha anne demeyecek olması oldu. Başlarda beni gördüğünde çok ağlardı koşardı arkamdan, sonraları unuttu. Büyüdü kızım, kocaman oldu. Tıpkı babası gibi oldu. Kocaman kalbi vardı, çok güzeldi, biraz da bana benzerdi burnu ama bakışları babasına aitti" dedi. Gözlerim doldu. Kekelemeye başladım. Yıllarca duymak istediğim kelime ağzından çıkacak diye çok korkuyordum, yıllarca beklediği için çok kırgındım. Ağzını araladı ve tek kelime ile "kızım" dedi...

Bana huzur dolduran evde nefesim kesilmişti. Ve ben hala evin bir köşesinde huzur arıyordum. Duvarlarda, yerlerde, tablolarda... Huzur belki de 21 yıl sonra karşıma çıkan o kadındaydı... Annemdeydi...

GECEYE TUTSAK DENİZ KIZIМесто, где живут истории. Откройте их для себя