BÖLÜM-18

37 7 0
                                    

Günlerdir içtiğim suyun bile tadı acıydı sanki. Annem bu duruma pek üzülüyor hasta olacağımdan korkuyordu. Aşk ta bir hastalıktı oysaki. En çok aşktan korkmalıydı insan. Vefasız bir aşktan, karşılıksız olandan. Çayımı şeker atmadığım halde karıştırıyordum dakikalardır, soğuduğunun farkında bile değildim. Annem dizlerinin üzerine çöktü ve ellerimi tuttu. "Canım kızım, bir lokma ye bari?" sürekli bu cümleleri tekrarlıyordu ve benim cevap vermeye bile mecalim yoktu. "Aç değilim" ağzıma yapıştırdığım cümleydi bu. Annem tam kaşlarını çattığı anda telefonum çaldı. Yabancı bir numaraydı, annemin sorularından ve ikna etme çabalarından kurtulmak için telefonu açtım.
-Efendim?
-Deniz ben Işık.
-Ne istiyorsun, neden aradın, Asaf'a bir şey mi oldu?
-Hayır hayır sadece konuşmak için aradım, dışarıda buluşalım mı?
Biraz düşündükten sonra onunla buluşmayı kabul etmiştim. Hazırlanıp evden çıktım. Sahil kenarında buluşacaktık. Oraya vardığımda Işığı gördüm. Yanına doğru ilerlemeye başladım tedirgin adımlarla. Yanına yaklaştığımda bana gülümsedi. Başına taş düşme ihtimalini düşünürken, gözlerindeki nemi fark ettim. Ağlamış olmalıydı. Sahilde çift kişilik banklar bulunuyordu, banklardan birine oturduk. Susuyorduk. Işık derin bir nefes aldı, "burası" dedi. "Burası benim öldüğüm yer." Onu izlemeye devam ediyordum. "Asaf, benim ilk aşkım, tek aşkım. Onu ondan önce sevdim ben, o bunu hiç bilmedi. Sonradan sevdi o. Öyle güzel sevdi ki tüm bekleyişime değdi, yüzyıl ömrüm olsa yine beklerdim beni sevmesini. Çok güzel bir kalbi var, içerisine girdiğimde fark ettim. Öyle güzel bir adam ki saçlarımın kırıklarından sevmeye başladı. Saçlarımı sevdi, gözlerimi, kirpiklerimi, ellerimi, avuç içlerimi... Beni kimse böyle güzel sevemezdi. Bazen sevgisini hak edip etmediğimi bile düşündürecek kadar sevdi. Sevgisini tamamıyla hak etmek için her şeyi yaptım. Her halimi sevdi. Hatalarımla, kusurlarımla sevdi." gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. "Neden" dedim "neden gittin, neden bunca zaman yoktun?" gözlerini sildi ceketinin bilek kısmına. Konuşmaya devam etti. "Çünkü atlatırım sandım. Verdiğim sözleri tutarım sandım. Güçlüyüm sandım." Uzaklara dalmıştı gözü, söylediklerini anlayamamıştım tekrar soru sormak için ağzımı araladığımda "ölüyorum!" dedi ağıdına karışan çığlığıyla. "Ölüyorum ben Deniz. Suya düştüğümde doktorum bir gün bunun olacağını söylemişti, zaman geçti, yıllarca tek bir belirti göstermedi kafamın içerisindeki saatli bomba. Sonra onu tanıdım. Hayatıma girdiği anda aşık olmuştum. Çok geçmeden düşmanım kendini göstermeye başladı. İştah kapanması, kusma, baş dönmesi... hastahaneye gittim tekne turundan önceki gün, doktor son evreye geldiğini her an kendini patlatabileceğini söyledi. Son evre olarak unutacağımı ardından öleceğimi söyledi duygusuzca. Asaf'ı unutamazdım. Aylardır hayalini kurduğumuz tekne turu günü oldu olanlar. Ani baş dönmesi ile gözüm karardı, demirlere tutunayım derken bayılmışım. Gözümü açtığımda tanımadığım birinin evindeydim, yanımda bir balıkçı ve karısı vardı. Beni onlar bulmuş olmalı, temiz kıyafetler giydirmişler, ısınmam için sobayı yakmışlar ve uyanmamı bekliyorlarmış. Çok iyi baktılar bana bu süreç içerisinde. Kendime gelene kadar çıkamadım bir yere. Zaten toparlandığım an hastahanede buldum kendimi. Tümör. 5 kelime olan aynı zamanda sonum olacak olan hastalık. Ölüyorum. Günler geçtikçe ölüyorum. Zaman en büyük korkum olmuştu, 1 saniye bile değerliydi benim için. Ölmekten korkuyordum ama kaçınılmaz bir son değil miydi ölüm? Son kez görmek istedim sevdiklerimi. Hiçbir şey unutturamadı bana Asaf'ı. Bu süre zarfında bazı yemeklerin adını, ezbere bildiğim şarkıları hatta tanıdığım çoğu insanı unutmuşum ama Asaf hep bende kalmış. Onu sevdiğimi bilerek ve onun tarafından sevildiğimi bilerek ölmeyi istiyorum. Ölene kadar unutmamak için Allah'a her gün dua ediyorum. Onu unutmak zaten ölümüm olurdu, dedim ya ölmekten korkuyorum diye. Unutursan, ölürsün. Bu anlattıklarım aramızda kalsın, sana öyle davrandığım için affet beni. Asaf sana emanet, gerçekten seversen gerçekten sevilirsin. Ona iyi bak. Onu benim gibi sev..." sarılmıştım Işığa birden. Ağlıyorduk birlikte. Keşke böyle olmasaydı dedim. Keşke çözüm yolu olsaydı...ama yoktu. İçerimde tuttuğum gözyaşlarımın hepsini yerinden çıkarmayı başarmıştı. Işık iyi bir insandı. Onu önceden tanımış olmayı diledim, ölüme çok yakınken değil...


"Şimdi ne olacak aptal deniz, şimdi ne yapacağım?"

"Her şeye rağmen hayatına devam edeceksin aptal deniz kızı..."

GECEYE TUTSAK DENİZ KIZIWhere stories live. Discover now