"Yanında olmaya çalıştım ama yanında oldukça tükendiğimi fark ettim, kendine yetemiyorsun Deniz." dedi. Nutkum tutulmuştu. Balonu gökyüzüne kaçan çocuk gibi bakıyordum havaya. Gözlerine baksaydım balonu uçtu diye ağlayan çocuk gibi ağlayacaktım biliyordum. Kısılan sesimle "ne demek istiyorsun?" diye sordum. Ellerimi tuttu. Bu vedadan önce veda edilene yapılan teselliydi. Ellerimi bıraksın istemiyordum. "Ben seninle tükenemem." dedi. Haklıydı. Ben kendime bile yetemiyordum ve onu çok boşlamıştım biliyordum. Diyecek bir şey bulamadığımdan cevabını bildiğim soruyu sordum. "Gidecek misin?" İşte o an gökyüzüne de baksam gözüne de baksam ağlayacağım bariz ve mattı. "Üzülme olur mu?" dedi. Nasıl üzülmezdim? Bunu bana nasıl söyleyebilirdi? "Üzüleceğim elbet ama unutacağım söz." bu cümle çaresiz kalmış birinin kurabileceği bir cümleydi. Gülümsedi. Elleriyle gözümün yaşını sildi. Terk edilmiştim. Yarım kalmıştım. Bu veda beni kimsesiz bırakmıştı. Artık kimsem yoktu. Giderken arkasına dahi bakmamıştı. Bu da hiç umudun olmamasının göstergesiydi. Olduğum yere çöktüm. Olduğum yerde kaldım. Sadece kaldım.
Gece saçlı adam giderken deniz kızı göğsüne bir yumruk geçirdi. Bu kızın kalbine artık boşa atıyorsun deme şekliydi. Gece saçlı adam gitti. Deniz kızı bitti.
YOU ARE READING
GECEYE TUTSAK DENİZ KIZI
RandomBir gecenin en karanlık olduğu an hangisiydi? Ne zaman sigarasını yakar ne zaman geceye iyi geceler dilerdi? Düşman mıyım şimdi ben geceye yoksa aşık mı? Nefret ve aşk aynı kefede olmaz mıydı? Yüreğimde uyu gece saçlı adam bu dünyadan göçüp gidene k...