1. Yapacak Mısın?

6.1K 269 151
                                    

"Yapacak mısın?"

"Evet."

Bir ses, soğuk bir ses. Güneş sayesinde ışıl ışıl parlayan suların arasında büyük bir binadan gelen bir ses. Taş duvarları içinde iki gardiyanın ortasında elleri kelepçeli olan bir insanın, yürüme sesi. Demir kapılar gıcırtıyla açılıyor, hem görünüşü hemde açılma sesi etrafa büyük bir soğukluk yayıyordu.

Gardiyanların hızlı adımları, kelepçeli adamı sürüklüyor gibiydi. Soğuk kapıların ardında, onlara kıyasla daha büyük bir kapı açıldı. Normal bir hapishanede direk hücreye giden koridorlar, bu garip hapishanede suçluların kalabalık ortamından geçiyordu.

Ama ortama yeni suçlu girince, diğer gardiyanlar dahil herkes sessizliğe gömüldü. Yeni kader arkadaşının kim olduğuna bakmak için herkes o tarafa odaklandı.

Turuncu saçlı, yüzünü önünden ayırmayan derin bakışlı kısa bir adam görmeyi beklemiyorlardı sanırım. Çünkü birbirlerini dürtüp, parmak uçlarıyla onu gösteriyorlardı. Bazılarının aklında ise şu vardı; 'Ne suç işledi acaba?'

Güzel bir soruydu, ama cevabı kim bilebilirdi ki?

Bir gardiyan adamın kolundan çıkıp, ortak alanda bir masaya oturdu. Yorulmuş gibiydi. Hala sessizliğe gömülü ortamda bir suçlu yavaş adımlarla gardiyanın yanına geldi.

"Hey suçu neymiş?" gözlerinde merakın parıltısı vardı, gardiyan ise elini boş boş sallayıp olumsuz bir cevap verdi. "Bizde bilmiyoruz. Garip bir şey."

O suçluda dahil, diğer suçlular, daha meraklı bir biçimde ortak alanın çıkış kapısından çıkan turuncu saçlıya baktı. Artık neredeyse hepsi meraklanmış, birbirlerine bakıp 'Bu kim acaba?' diye kendi akıllarından senaryolar yazmaya başlamışlardı.

En sonunda demir kapının yanında '6' yazan hücreye gelmişlerdi. Turuncu saçlı adamın arkasına geçip kelepçeleri çıkardı. Şıngırdayan kelepçeleri beline astıktan sonra konuştu.

"Burası senin hücren. İçerdekiler senin geleceğini biliyor. Sorun çıkarma, iyi anlaşmaya çalış." gardiyan emir verir bir tonla konuşmuş olsada turuncu saçlı çokda umursuyor gibi değildi. Sadece dinlenmek istiyordu. Hepsi gibi yorgundu. Gardiyanın kapıyı açışını izledi umursamazca. Ama kapı açıldığında koridor güneş ışınlarıyla boyanmıştı. Turuncu saçlı şaşkınca kafasını kaldırıp, güneşten nasibini alan hücreye baktı. Bu kadar aydınlık ve sıcak olmasını beklemiyor gibiydi.

İçeri girince gardiyan arkasından kapıyı kapamıştı. Tam içeriyi inceleyecekken iki kişi yanına geldi. Biri oldukça heyecanlı, diğeri ölüm döşeğindeki bir yaşlı gibi sessiz. Diğeri düğüne gidecek gibi beyaz giyinmiş, diğeri yasta gibi simsiyah. Nerden bakarsan bak birbirlerinin tam zıttı gibiydiler.

İkiside aynı boydaydı ve yaşlarıda eşit gibiydi. Bu kadar genç olmalarına rağmen, hapishanede ne işleri olduğunu sormak istiyordu turuncu saçlı.

Beyazlı genç gülerek konuşmaya başladı.

"Hoş geldin, sen Cuya, hayır şeydi Chua bu da değil Ch-"

"Chuuya seni aptal." siyahlı genç, diğerinin saçmalamasına dayanamamış soğuk sesiyle konuşmuştu. Sözü kesilen genç dudaklarını büzüp itiraz etti.

"Bende onu söylecektim zaten."

"Eminim evet." siyahlı gözlerini devirip anlamsız bakışlar atan turunculunun önüne gelip elini uzattı.

"Ben Akutagawa Ryuunosuke, bu aptalda Jinko." Jinko derken yanındaki çocuğu umursamaz bir şekilde işaret etti. Beyazlı genç yine itiraz ederek, Akutagawa isimli genci kenara itti.

"Beni insanlara doğru dürüst tanıtsana! Ah şey sen onu dinleme, benim adım Atsushi, Atsushi Nakajima. Memnun oldum."

Chuuya şaşkınlıkla ikisini izlemeye devam etti. Hapishanedelerdi nasıl bu kadar mutlu olabilirlerdi? Onların enerjik ve mutlu hali Chuuya'nın bir süre daha garipçe bakmasına sebep oldu. Sonra karşılık vermesi gerektiğini hatırlayıp konuşmaya başladı.

"Bende memnun oldum."

Bu konuşmadan sonra, Atsushi Chuuya'ya yatağını gösterip hücredeki insanlardan bahsetmişti. Hücrede dört kişi varmış. İkisi tanıştığı Atsushi ve Akutagawa, diğerleri ise Tachihara ve Hirotsu denen adamlardı. Atsushi aklına gelen her şeyi anlatıyor, Akutagawa her cümlesinde ona kızıyordu, Chuuya ise sadece izliyordu.

Ortamı sıcak hissetmişti sanki, tanıdık bir his vardı kendinde. Bunu çok düşünmeyi reddedip sadece dinlemeye devam etmek istesede, istemeden o sıcak muhabbete katılıyordu. Chuuya'nın aklından tek bir şey geçti. 'Doğru insanlar, yanlış yerde.' konuşmaya Akutagawa bile katılıp saçma şeylerden muhabbet etmeye devam etmişlerdi. Chuuya bu ortama yavaş yavaş girdiğini hissediyorken tüm büyülü anı demir kapının sesi bozmuştu. Chuuya'nın eşyalarını getirmişti aynı soğuk bakışlı gardiyan.

Atsushi ve Akutagawa Chuuya'nın yatağını hazırlanmasına yardım etmişler, sonra da Chuuya dinleneceğini söyleyip bir hücrede olmaması gereken ama bu hücrede gereğinden fazla olan pencerelerden dışarı bakarak düşünmeye başlamıştı.

Gerçekten yorgun hissediyordu, güzel bir uyku çekmek istiyordu ama aklındaki düşünceler buna engel olmaya yetmişti. Hayatının bir kararla nasıl değişeceğini düşünmeye başladı bu sefer. Sadece bir kelime onu buralara getirmişti. Yatağa daha çok kıvrılıp battaniyeyi kendine iyice sardıktan sonra sessiz bir kıkırdama sundu. Başkasını geç kendi bile zor duymuştu gülmesini. Yorgunluğu düşüncelerini bastırmış, kendini iyi bir uykuya teslim etmişti.

***

Düzenlendi ✅

Freedom | Soukoku | ✅Where stories live. Discover now