6. Atsushi

1.6K 152 45
                                    

Ne güzel bir hava, ne güzel bir gökyüzü...
Bir hapishanede olsalar bile huzur veriyordu bu görüntü onlara. Çok rahattılar aslında, diğer hapishane gibi değildi, bunların sebeplerinden bazıları diğer hapishanelerde tek de olsa idam gerçekleşirdi ama bu hapishanenin geçmişinde hiç yoktu ve olmayacaktı da bu gidişle. Diğer sebepler ise yöneticinin ve başkanların mahkumları sevmeseydi. Hiç bir sorun yaşanmıyordu burda. En azından ilk gelen insanlar hariç herkes rahattı.
Uzun süre hapiste kalan insanlar yeni birini dört gözle bekler eğer hoşlarına giderse onları almak için her şeyi yaparlardı. Bu uzun yıllar boyunca böyle olmuştu ta ki o güne kadar.

* * *
Hapishaneye 2 yeni kişi gelmişti. Suçları başta söylenmemişti ama mahkumların bazıları çok merak edince sadece birininkini öğrenebilmişlerdi, adam öldürme. O zamanlarda bu suç idama kadar giderdi ama bir sebeple 20 yıl hapis yemişti. Diğerininki ise bilinmiyor kimsede öğrenemiyordu.

Hapishaneye yeni gelenin tatlı biri olduğunu görenler hemen peşine düşmüştü, tatlı olmasa bile peşine düşeceklerdi çünkü tam 5 aydır yeni biri gelmemişti. Bu sebeple ise hapishanenin yarısına yakın insanı henüz 18 yaşında olan Atsushi Nakajima'nın peşine düşmüştü. Atsushi çok saf olduğu için henüz farketmemişti, ilk günü atlatmıştı, ikinci gün ona olan bakışları farketmişti ve hücreden çıkmamaya karar verdi,üçüncü gün ise olan olmuştu... Hücreler karıştırılmış, Atsushi en olmayacak kişilerle aynı hücreyi paylaşıyordu. Atsushi hücresine hiç giremiyordu, korkuyordu,
olduğu konumdan, saf olsada bunu farkediyordu. Sığınacağı tek yer onunla beraber gelen Dazai'ydi. Ama Dazai intihar girişimleri sebebiyle sürekli hastanede oluyor ve Atsushi savunmasız kalıyordu ona açlıkla bakan insanların yanında.

O gün ise çoğu kişinin unutmak istediği o gündü. En sonunda beklenilen şey gerçekleşmiş, Atsushi odada yalnızken, odanın kapısı kilitlenmişti. Ne olup bittiğini sadece kenardan izleyen Akutagawa umursamıyordu. Burda bu çokca olduğu için alışmıştı artık ama üzülmüyorda değildi. 1-2 saat geçtikten sonra, kilitli kapı açıldı ve gülüşerek bi kaç kişi çıktı içerden. Akutagawa merakına yenik düşüp kapısı açık olan hücreden içeri girdi.
İşte o görüntü... Akutagawa'nın hayatını etkileyen en büyük an buydu, yerde hareket edemeyen, üstü paramparça, yüzü vurulmaktan morarmış ve bacaklarının arasından akan kan...Akutagawa olduğu yerde kalakalmıştı tek kelime edemedi... Bakamıyor yüzünü çevirmek istiyordu,hala yerde yatan çocuk Akutagawa'ya baktı,yüzünü hafifçe hareket ettirdi... Hareket ettiği anda gözünden yaşlar dökülmeye başladı. Belli belirsiz ağzını açarak şunları söyledi fısıltıyla;
"-...d-dazai-san..." Akutagawa hala kapıdan bakıyordu, o kadar sessiz söylemiştiki, yerde yatan adamın rüya gördüğünü sanmıştı ama hala bu tarafa baktığında arkasına döndü... O auradan o kadar korkmuştuki, orda dilini yutacağını sandı Akutagawa, Dazai, Akutagawa'nın arkasında Atsushi'ye bakıyordu sadece, sonra yavaşça herkesin ortak oturduğu yere doğru gitti.

Akutagawa ne yapacağını şaşırmıştı, yerde yatan oğlana baktı son kez sonra hızlı adımlarla Dazai'nin arkasından gitti. Dazai sessizce yere bakarken söyledi;
"-Kim yaptı?" kimse cevap vermiyor herkes arasında fısıldıyordu.
"-Kim yaptı?" Dazai biraz daha yüksek çıkartmıştı sesini, fısıldamayı bırakıp Dazai'ye bakmaya başladılar.
"-Kim yaptı?" sonunda biri ayağa kalkarak önüne geldi ve umursamaz yüz ifadesiyle bakarken konuştu;
"-Bundan sanane?" Dazai bakışlarını yerden kaldırıp onunla konuşan adama baktı.
"-Sen mi yaptın?" adam gülmeye başlayacakken masadan biri kalktı, kalkan kişiyi gören herkes tüm işlerin bitirip onları izlemeye odaklandı, Dazai ile konuşan adamda mahcup bakışlarla geri çekildi.

Adam Dazai'nin önüne geldi.
"-Bendim. Bir sorunun mu var?" herkes Dazai'nin öleceğini düşündü orda çünkü bu adam; Kan Bayrak olarak bilinirdi, bir kasabayı sadece tek başına katletmiş ve orayada kendi isminin yazılı olduğu bayrağı asan kişiydi Dazai'ye sırıtarak bakan bu adam. Ve bir anda...

Herkes şok olmuş bir şekilde hareket edemeden olaya bakıyordu, herkesin ağzı açık kalmıştı en çok ise Akutagawa'nın, çünkü o an yemin edebilirdi o sesi duyduğuna. 1 saniyede ne olduğunu kimse anlamadan Çıt sesi duyulmuştu. Adam gözlerini açmış bakıyordu sadece ne olduğunu anlayabilecek zamanı olmadı,koluna baktı hareket ettiremiyordu ve o an kolunda müthiş bir acı duydu. Dazai'nin aurası kaybolmamıştı hala, kırık olmayan kolundan tuttu, iki eliyle hızlıca havaya kaldırıp kırık olan kolun üstüne koydu bedeni. Adam acı içinde bağırdı... Bazıları dayanamadı ve dışarı çıkmaya çalıştı, kimse araya giremiyor sadece yerlerdinde bembeyaz kesilmiş olanları izliyordu.

Adam yerde acı içinde kıvranırken Dazai üzerine geçti ve cebinden bıçak çıkarttı. Bıçakla ilk önce adamın bacağına sapladı ve deşmeye başladı. Bazıları kapılara vuruyor yardım gelmesi için yalvarıyordu, bazıların ise midesi bulanmaya başlamıştı, adamın bacağından çok fazla kan akıyordu.
"-Evet bir sorunum var~" Akutagawa şaşkınlık üzerine şaşkınlık yaşıyordu çünkü bacağını hala deşerken sırıtmaya başlamıştı. Herkes bundan tırsmış uzaklaşabildikleri kadar kaçmışlardı.
Ve son hamle. Dazai'nin bıçağını defalarca inip kalktığını, beraberinde daha fazla kan, daha fazla bağırma, Dazai delik deşik olmuş adamın üzerinden kalktı ve kan bulaşmış yüzünü sildi.
"-Bi daha kimse dokunmayacak. " bu sahneden sonra kimsenin adım atmaya cesareti yokken, dokunmakmı?

Aradan bir iki hafta geçmiş hücrelerde eski haline dönmüştü, Dazai yine intihar girişimleri yapıyor Atsushi yalnız kalıyordu. Dazai'nin bunu fark etmesi uzun sürsede sonunda bir çare bulmuştu, Atsushi'yi 6 hücreli odaya aldırmış, hücredeki Akutagawa'ya ona iyi bakmasını söylemişti.

***

Hep oturdukları yerde oturuyorlar güneşin tadını çıkarıyorlardı. Atsushi uzanıp yan dönmüş uyuyor, Akutagawa ağaca yaslanmış onu izliyordu. Dazai ise gülümsüyordu her zamanki gibi. Herkesin başka bir alemde takıldıklarını farkedince yavaşça sıyrıldı ordan ve hücresine doğru ilerlerken 6 nonun açık olduğunu farketti. Kapıdan eğilerek baktı ve turuncu saçlının elindeki kağada bir şeyler yazdığını farketti. Kendini belli etmeyerek girmeye çalıştı odaya. Chuuya ise elindekiyle ilgilenmeye devam ederken söylendi.
-Seni affettiğim seninle konuşmak istemememi değiştirmiyor.
-Bendee bu yüzden geldim zaten~ Chuuya kafasını kaldırıp yatağa oturan Dazai'ye baktı.
-Nasıl? Dazai yatakta bağdaş kurup baktı sırıtarak.
-Yani neden arkadaş olmuyoruz ki~? Chuuya göz devirdi.
-Neden olalım ki.
-Hadi naz yapma~
-Ne nazı be! Siktir git.
-Ammada inatçısın. Dazai arkasına yaslandı ve sustu. Biraz öyle kaldılar, güneşli bir günde ikiside kendini huzurlu hissediyordu. Chuuya elindekiyle ilgilenmeye devam etti. Dazai ise merakına yenik düşüp konuşmaya başladı.
-O elindeki ne?
-Neye benziyor!
-Ne yapıyorsun?
-Hiç! Dazai Chuuya'nın ne kadar inatçı olduğunu görünce, offlamadan edemedi, bir hışımla elindekini aldı ve okumaya çalıştı.
-Hmm bu ne?
-Aptal ver şunu!
-Ne olduğunu söylemessen vermem~
-Bu kadar çok mu merak ediyorsun?
-Evettt~
-Peki, Tamam. Arkasına yeniden yaslanarak dışarıyı izlemeye başladı.
-Bir hikaye üzerinde çalışıyorum.
-HAAA! Yazar mısın sen?
-Aslında şiir yazıyorum ama nedense aklımdaki bu konuyu anlatmak istiyorum.
-Vayy be~ Senden hiç beklemezdim cüce. Eee hikaye nasıl?
-Aptalsın seninle uğraşmak istemiyorum.
-Hadi ama sadece konuyu söyle!
-Bir insanın hayatı.
-...okuyabilir miyim?
-Belki...bitince.
-Üzücüydü bu, bir insanın hayatı bitince okumak ha? Chuuya cevap vermedi ve biraz daha yazmaya başladı, Dazai ise yatakta uzanıp Chuuya'yı seyretmeye başladı.




****************
Aklımdaki çok farklıydı.
Aslında bu kitabı 10 bölümde bitirmek için taslak hazırlamıştım ama dayanamadım size daha çok bölüm atcam💚

Freedom | Soukoku | ✅Where stories live. Discover now