6.bölüm

3.9K 154 15
                                    


Umut: nasılsın?

Eylül: iyiyim sen?

Umut: iyiyim ben de

Eylül: bir şey mi oldu?

Umut: hayır ben sadece bizim kahve işini biraz erkene çekebilir miyiz diye soracaktım

Eylül: bilmem :)

Umut: nasıl bilmem

Eylül: çekebiliriz sanırım

Umut: sevindim o halde

Umut: ama ne zamana

Eylül: yarına kadar işlerimi bitirebilirsem ertesi güne uçak bileti alabilirim

Umut: 2 gün yani

Eylül: evet öyle hem bu sayede ailemide görebilirim

Umut: bekliyor olacağım

Umut: o zaman ben seni tutmayayım işlerini çabucak bitir

Eylül: hahahah evet öyle

Umut: görüşürüz

Eylül: görüşürüz

*****

Elimdeki dosyayı çalışma masasına bırakıp oturduğum yerde esnedim saat epey bir ilerlemişti ve ben 3 saattir elimdeki dosyayı inceliyordum. Yerimden kalkıp odamdan dışarı çıktım. İçeriden konuşma sesleri geliyordu, salona girdiğimde gördüğüm arkadaşlarımla gözlerimi devirip mutfağa ilerledim. Hoş geldin fasılları yapmayacaktım çünkü her gün bizdelerdi.

"Eylül Hanım burda olmamıza pek memnun değil sanırım." Anılcan'nın arkamdan alayla söylediği sözlere gülümsedim ve suyumu doldurup yanlarına gittim.

"Memnun olsam ne olur olmasam ne olur, zaten her türlü bizdesiniz." Söylediklerime hak verircesine Arzu kafasını salladı. Anılcan'nın yanına oturup suyumdan yudumladım.

"Valla ben bıktım arkadaş, ne zaman kapıyı açsam siz. Ben artık başka yüzler tanımak istiyorum böyle olmuyor bak." Eren sanki hiç bir şey dememişiz gibi ayağa kalktı ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Bende kendimi Anılcan'a doğru devirdim.

"Kız sen ne oldun böyle, kurumuşsun." Anılcan Arzu'ya hitaben konuştuğunda gözlerimi Arzu'ya çevirdim. Hiçte dediği gibi kuruyup gitmemişti hâlâ bizim Arzu'ydu.

"Abart, Anılcan abart." Arzu'nun bu söylemine Anılcan gözlerini devirmekle yetinmişti. Eren mutfaktan elinde kahveyle gelip karşımdaki tekli koltuğa oturdu ve ayağını orta sehpaya uzattı. Elimde ki bitmeye yakın olan suyu Eren'e doğru sıçrattım. İrkilip bana dönünce kaşlarımı çattım.

"Daha ne kadar diyeceğim sana şu ayaklarını sehpaya uzatma diye." O da benimle birlikte kaşlarını çattı.

"Ya kızım manyak mısın nesin sen, bu sehpalar ayak uzatmak için bir kere." Beni hiç takmadan ayaklarını uzatmaya devam etti. Tam ayaklanırken Anılcan kollarımdan tutup beni kendine çekti ve Eren'e saldırmamı önledi.

"Sakin ol champ otur oturduğun yerde." Eren alayla bana bakarken omuz silktim.

"Yarın İstanbul'a gidiyorum." Ortaya attığım sözlerle hepsinin yüzü bana çevrildi.

"Oha o çocukla buluşmaya mı?" Arzu çenesini tutamayıp sorduğu soruyla bu sefer bakışlar ona döndü. Ellerimle yüzümü kapatıp sabır diledim.

"Hangi çocukla? İstanbul nerden çıktı? Kim bu çocuk?" Eren'in bana dönen bakışlarıyla dudağımın kenarını dişledim. Arzu'ya baktığımda ise ağzını kapatmış gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.

"Kim o çocuk dedim Eylül!" Eren'in sert çıkan sesiyle konuşmaya başladım.

"Birisi değil. Yani henüz tanımıyorum, tanımaya başlıyoruz birbirimizi. Bir tür arkadaş." Arzu sözümü kesip konuşmaya başladı.

"Kim olduğunu bilmiyor 2 hafta öncemi ne mesaj atmış Eylül'e sonra çocuk buraya geldi kahve içtiler." Arzu yine çenesini tutamıyordu. Erenle Anılcan'ın kaşları daha da çatılırken konuşmayı devr aldım.

"Yani bana yazdı, numara sallamış şansa ben gelmişim böyle yani, sonra konuştuk buraya geldi İstanbul'dan ve kahve falan içtik. İyi birisi aslında." Anılcan'ın sert bakışlarını üzerimde hissediyordum, aslınsa sadece Anılcan'ın değil Eren'inde sert bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Ve sende hiç tanımadığın biriyle buluştun." İnanmamışçasına bir daha sorduğunda kafamı salladım.

"Ah gerizekalı arkadaşım benim ya çocuk kötü birisi çıksaydı, hala çıkabilir daha henüz tanımıyorsun bile." Eren'in abi tavırlarına karşı bir şey demedim çünkü o hep böyleydi Arzu ve benden 2 yaş büyük olduğundan hep bizi bir abi edasıyla korumaya çalışırdı.

"İyide tanışmadan bunu bilemem ki. Bizde zaten tanışmaya çalışıyoruz."

"Ama ben dedim, gitme dedim ya kötü birisiyse dedim. Ne yapacağı belli olmaz dedim." Arzuya kafamı çevirip sert bakışlarımı yolladığımda sustu.

"Zaten bana bir şey yapmadı Arzu dediğim gibi ikimizde birbirimizi tanımıyoruz o öyle biri çıkmasa bile ben kötü biri çıkabilirdim." Eren ikimizi susturdu.

"Tamam bir sakin olalım şimdi kim bu çocuk adı ne sanı ne?" En azından bunları biliyordum.

"Umut Ayder, İstanbulda yaşıyor. İşletme mezunu ve sizinle aynı yaşta yani 26 yaşında." Bildiklerim tamamen bu kadar değildi ama öz olarak buydu.

"İnstagramı falan yok mu kızım." Arzu yine lafa atladığında telefonumu açıp ınstagramı açıp onlara doğru gösterdim. Hepsi birleşip telefonumuna bakmaya başladılar.

"Oha lan çok yakışıklı bu, kızım sen bunu kaçırma İstanbul'a gider gitmez nikah masasına götür." Eren hafifçe Arzu'nun saçını çekince Arzu sustu.

"Yarın gidiyorsun yani, neyle gideceksin?" Anılcan'ın sorusuyla ona baktım.

"Uçakla gideceğim saat 12:30'a biletim var."
Üzerimde 3 tedirgin bakış varken kafamı eğdim. Umarım hiç bir şey ters gitmezdi.

«»«»«»

Ben bunları yine buluşturacağım ama devamı nasıl ilerler bilemiyorum ya

Kendinize iyi bakın🥰

'Bir Kahve? | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin