18.bölüm

2.5K 111 24
                                    


Evet hazırlanmış salonun ortasında Umut'un gelmesini bekliyordum. 2 gün su gibi akıp gitmişti şimdi ise saat 9:30'u gösteriyordu ve biz birazdan Marmaris'e doğru yola çıkacaktık.
Umut mesaj atmış 15 dakika ordayım demişti o zamandan bu zamana yarım saat geçmişti ama araba kullandığından rahatsız etmek istememiştim.

Kapının çalmasıyla heyecanla ayağa kalktım ve kapıyı açmaya gittim, Umut gelmişti. Karşımda gördüğüm Umut'la sırıttım altında beyaz bir şort üzerinde ise bol beyaz bir gömlek vardı ve acayip güzel duruyordu. Yüzüne baktığımda onunda gülümsemesini gördüm, dayanamayıp boynuna sarıldım. Hemencecik kolları belimi bulduğunda o da beni sarmaladı.

"Oha ay valla olmuşsunuz siz." Evet evde Arzu varken sarılmamız doğru değildi yoksa böyle patavatsızlıklar yapabiliyordu. Umut'tan ayrılıp arkamdaki Arzu'ya baktım. Ağzını eliyle kapamış bize bakıyordu.

"Ya bakma hemen öyle vallahi ağzımdan kaçtı." Umut'un güldüğünü duyunca ikimizde bakışlarımızı ona çevirdik. Umut sahte bir şekilde öksürdü.

"Yüz yüze tanışma şansımız olmamıştı daha önce, Umut ben." Elini Arzu'ya uzattığında Arzu hemen Umut'un elini sıktı.

"Bende Arzu, memnun oldum." Umut nazik bir şekilde gülümsedi.

"Ben de memnun oldum. Hazırsan çıkalım mı çok geç varmayalım oraya günümüz bitmesin." Kafamı salladım ve odama gidip şarja olan telefonumu ve şarj aletimi alıp kapının oraya geldim. Umut bavulumu almıştı bende kol çantamı aldım. Daha sonrasında Arzu'ya sarıldım.

"Dikkat et kendine tamam mı?" Kafasını sallayıp yanağımı öptü ve geri çekildi.

"Sende kuzu, hadi iyi tatiller size." El sallayarak bizi yolcu etti. Arabaya bindiğimde bu kez unutmadan kemerimi taktım. Umut bavulumu bagaja koyduktan sonra sürücü koltuğuna geçti ve bana bakıp güldü. Kornaya basıp kısa bir şekilde Arzu'ya selam verdiğinde Arzu'da el salladı. Arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

"Kemeri takmışsın bu sefer."

"Evet unutmadım bu sefer bak." Bana güldükten sonra bana doğru uzandı ve torpidoyu açıp içinden sakız kutusunu çıkardı, bana uzattığında alıp ağzıma attım o da kendine aldığında geri torpidoya bıraktı. Araba sürerken fazla karizmatik gözüküyordu, evet evet çok karizmatik gözüküyordu.

"Uykun varsa koltuğu yatır biraz uyu istersen." Fazla da düşünceli maşallah maşallah.

"Hayır uykum yok bomba gibiyim." Söyleyiş tarzım onu güldürmüştü onun gülmesiyle bende güldüm. İşaret parmağını bana doğru uzatıp konuştu.

"Göz altların hiçte öyle demiyor Eylül Hanım." Göz altlarım hafif şişmiş ve morarmış olmalıydı ki böyle konuşuyordu.

"Ya evet öyleler ama cidden uykum yok." Omuz silkip cevap vermedi. Daha sonra onunla yapmayı sevdiğim şeyi yaptı ve radyoyu açtı. Büyük ihtimalle radyo değildi çünkü her seferinde dinlediğim şeyler çıkıyordu.

Denizler aştım geliyorum
Bilirsin derdim seninle
Yolumdan döndüm kopuyorum
Bilirsin derdim seninle

İçimden şarkıya eşlik ediyordum, Umut ise küçük mırıltılarla şarkıyı söylüyordu. Gerçektende müzik zevki çok iyiydi. Nakarat kısmı geldiğinde elimle ritim tutmaya başladım aynı şekilde Umut'ta direksiyonda ritim tutmaya başladı.

Hadi gel buluşalım eski köprünün altında
Kimseler görmesin
Mehtaba karşı uzanalım eski köprünün altında
Kimseler bilmesin, kimseler duymasın

'Bir Kahve? | TextingWhere stories live. Discover now