Bölüm 3

5.6K 207 35
                                    




Keyifli okumalar...



Erdem evde yoktu. Ben gittikten sonra mı gitmişti bilmiyorum ama ben eve geldiğimde yoktu. Saatler geçmesine rağmen de hala gelmemişti. Çok da aldırmıyordum bu duruma.

O yokken stres yapmadan işlerimi halledebiliyordum en azından. Telefondan güzel bir şarkı açıp yemeklerimi hazırladım. Duş aldım ve şimdi de sofrayı kuruyordum. Birazdan herkes gelirdi.

Erdem gelecek miydi acaba? Aslında gelmemesi benim işime gelirdi ama ailelere güzel bir yalan bulmam lazımdı. Derin bir of çekip çatalları dizmeye devam ettim.

Pazar pazar işi olduğunu söyleyemezdim. Arkadaşlarıyla dışarı çıktı da denmezdi, sonuçta aile yemeği düzenlemiştim. Belki bir arkadaşının küçük bir kaza yaptığını söyleyebilirdim. Fakat Yeliz anne Erdem'i ararsa o yalan da ortaya çıkardı.

Çatalları da dizdikten sonra bütün işlerim bitmişti. Oturma odasına geçip televizyonu açtım. Bir an önce kaliteli bir yalan bulmazsam büyük bir sıkıntı olacaktı.

Ben tek çocuktum. Erdem de öyle. Babam hep üzerime titredi. Erdemle evleneceğimiz zaman çok büyük bir nutuk çekti ve düğün gününe kadar ısrarla 'kızıma bir zarar verirsen seni elimden kimse alamaz' dedi. Babam benim için çok önemli ve değerliydi. Ben babasına aşık bir kızdım. Hala daha öyleyim. İlk aşkım benim.

Babam eğer Erdem'in eve gelmediğini öğrenirse çok kötü bir şekilde döver ve beni de çekip alırdı. Aslında bir yönden iyi olurdu benim için. Yani en azından onun iğrenç hallerinden kurtulurdum ama istemiyordum işte. Bu işe büyüklerin, üçüncü bir kişinin karışmasını istemiyordum.

Bu günü planladığım için o kadar pişman olmuştum ki. Kapı çaldığında yerimden kalkarak kapıya gittim. Kapıyı açtığımda küçük bir şok atlattım çünkü kapıda çiçekçi vardı.

"Buyrun?"

"Zeliha Değirmenci ?"

"Evet, benim." elinde ki beyaz orkideyi bana uzatarak

"Bu sizin için efendim. İyi akşamlar ." hemen arkasından seslendim.

"Bir saniye, Kimden bu çiçek?" adam şaşkınca bana döndü.

"Bilmiyorum efendim, üzerinde kart var. İyi akşamlar." şaşkınca elimde ki çiçeğe bakarak içeriye girdim. Oturma odasına geçip hemen çiçeğin üzerinde ki kartı açtım.

'Seni üzdüğüm, kırdığım için özür dilerim.
Tam bir öküz olduğumun farkındayım.
Kendimi affettirmek için elimden geleni yapacağım.
Seni çok seviyorum,
Evlilik yıl dönümümüz kutlu olsun Hatunum.'

Böyle bir jest kesinlikle beklemiyordum. Hele hele bugün olanlardan sonra hiç umudum kalmamıştı. Minik bir tebessümle ile kartta ki yazıyı defalarca okudum. Sanki yüreğime kazımak ister gibi. Sanki benim umudum o karttaydı ve unutursam bütün hayallerim uçup gidecekti.

Gözlerim doldu. Uzun bir süre sonra ilk defa Erdem'in yaptığı bir şey yüzünden mutlulukla gözlerim dolmuştu.

Onu seviyordum. Hep sevecektim. Bunun başka bir açıklaması yoktu. 1 buçuk yıldır beni üzmesine rağmen, gönderdiği bir çiçekle bu kadar mutlu oluyorsam, gerizekalının tekiydim. Evet, evet öyleydim.

Ben kendime saydırırken tekrar kapı çaldı. Elimdeki kartı kotumun cebine koyarak kapıya gittim.

"Hoş geldiniz. Kapıda mı denk geldiniz?" herkes beni kafasıyla onayladı. İki ailede birlikte kapıdan yavaşça içeri girerken herkesi öptüm. En sona babam kaldı. Babam biraz oyalanarak herkesin içeri girdiğinden emin olduktan sonra bana sımsıkı sarıldı.

Son NoktaWhere stories live. Discover now