Bölüm 18

3.5K 134 3
                                    



Günlerdir hangi acıyla uğraşmam gerektiğini bilemiyordum. Babamın rahatsızlığı her ne kadar ağır bassa da, Erdem'in hala burada bir yerlerde olduğunu bilmek içimi huzursuz ediyordu. Bugün babamın ilacını kestiler ve uyanmasını bekliyorlar. Uyanabilecek mi bilmiyoruz? Umudumuzu tüketmeden sabırla bekliyoruz.

Hayatımda hep korkak bir insan oldum ama bunu kimseye belli etmedim. Korkularımla savaşmayı babam öğretmişti bana, ilk köpeklerden korktuğumu söylediğim de bunun üzerine gitmemi ve ben istemediğim sürece hiçbir şeyin bana zarar veremeyeceğini söylemişti bana. Doğru söylemişti ama korkumun beni üzmesine kendim izin verdim. Erdem'e inanarak, söylediklerinin doğruluğunu yargılamadan inanarak bu imkanı ona ben tanımıştım. Beni aldatmasında ki asıl sebep neydi acaba? Çok harika seksi bir kadın değilim ama yıllardır beni görerek tanıdı, eğer fiziğim, dış görünüşüm yüzünden yaptıysa böyle bir şeyi. Saçmalığın daniskası demektir.

Derin bir nefes alıp soğumuş kahvemden bir yudum aldım. Annemler hastaneye gittiler. Bende kendimi sahilde bir kafeye attım. Annem amcamları kovdu büyük bir kavga çıkararak gittiler. Ben gidemedim hastaneye, o gün beni çıkardılar ve ben asla tekrar girmek istemedim. Babamı o halde görmeye dayanamazdım. Kübra çok ısrar etti ama gidemedim işte. Nasıl gidebilirdim ki? Ben babamı hasta bile görmedim bu yaşıma kadar. Şimdi o hastane yatağında yatmasına nasıl dayanabilirim. Karşımda sandalyenin çekilmesiyle kafamı kaldırdım.

"Oturabilir miyim?" Aras gülümseyerek bana bakıyordu. Üzerinde yine takım elbisesi vardı. Kravatını çıkarmış üstten 2 düğmesini açmıştı. Saçları dağılmıştı. Kafa sallayarak onu onayladım. Otururken gülümsemesi iyice genişledi.

"Teşekkür ederim. Nasılsın?" omuzlarımı silkip gözlerimi denize çevirdim.

"Babam uyandığında daha iyi olacağım."

"Eminim uyanacaktır. Seni çok sevdiği belli." Ben cevap vermeyince hafifçe yerinde kıpırdandı. Sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi.

"Aras, söyle hadi kıvranıp durma artık." Aras bana mahcup bir şekilde güldü.

"Aslında söylenecek çok bir şey yok. Sen güçlü bir kadınsın Zeliha. Bunun farkındasın değil mi? Bu güç seni mutlu kılmalı, sen bu güç sayesinde şimdi dimdik duruyorsun ve daima durmalısın. Baban böyle isterdi değil mi?" tekrar omuzlarımı silktim. Masada bana doğru eğilip

"Zaman bu dünyada ki en acı şeydir Zeliha. Herkese bir şekilde acı verir. Mutluyken bile bir anda gözyaşı dökebilirsin. Çünkü bu kaderdir ve ben kaderimde çok hatalar yaptım. Bu sefer aynı hatayı yapmak istemiyorum." Derin bir nefes alırken tek kaşımı kaldırıp Aras'a bakmaya devam ettim

"Bak ben senin yanında olmak istiyorum. Beni yanlış anlama bu sadece senin için çünkü ben karşımda üzgün bir kadın görünce dayanamıyorum. İçim parçalanıyor ve seni böyle gördükçe sarıp sarmalamak istiyorum. Buna kesinlikle ihtiyacın yok ama benim ihtiyacım var. Çünkü ben yıllardır kadınlardan kaçıyorum. Çok üzgün kadın gördüm Zeliha, mahkeme salonlarında, yollarda veya büromda. Onların hiç birinin acısını saramadım çok üzüldüm. Şimdi seni mutlu etmek istiyorum. Dertleşelim istiyorum." Oturuşumu düzelttim bende biraz ona yaklaştım.

"Aras, sen akıllı bir adamsın ama ben senin zannettiğinden daha zekiyim. Söylediklerinin çoğunun gerçek olmadığını anlayacak kadar. Sen benim avukatımsın ve böyle kal olur mu? Çünkü eğer bunu yapmaya devam edersen, arkadaşlığımızda yıpranır." Yerimden kalktığımda Aras da hızla kalkıp koluma yapıştı. Çatık kaşlarla ona baktığımda elini ateşe değmiş gibi geri çekti.

Son NoktaWhere stories live. Discover now