bölüm yedi⁷

595 122 144
                                    

∿

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İndiğim taksinin kapısını yavaşça kapattığımda ellerimi beyaz kot ceketimin ceplerine sokmuş ve önünde durduğum iki katlı evi incelemeye başlamıştım. Buz mavisi duvarları, sade bir bahçesi ve oldukça göz alıcı ışıklandırmaları olan bu ev, Jaemin'in eviydi.

Dış kapıya varan adımlarım durduğunda zile uzandım ve basmamın sadece birkaç saniye ardından kapı açılıverdi. Kapıyı iteleyip evin sınırlarına girerken beton taşların üzerinde yürümeye başladım, aynı anda dudaklarım arasından da gergin bir nefes bırakmıştım. Çok fazla düşünüyordum: Gitmeli miyim gitmemeli miyim? Birkaç gündür bana soğuk yapan Donghyuckların yanına gitmem doğru olur muydu yoksa olmaz mıydı?

Yaklaşık bir buçuk saattir aklımı bulandıran bu sorular üzerine gelmiştim yine de, Donghyucklarla aramızın kendi yüzünden bozulduğunu düşünen Jinu'nun fikrine uymuş ve Jaemin'in evinde diğerleriyle buluşmayı kabul etmiştim. Açıkçası pek fazla kalmayı düşünmüyordum çünkü bu konu illa ki açılacaktı ve ben kutlama gecesindeki kadar cesaretli davranamayacağım için erkenden ayrılmak zorunda kalacaktım.

Önüme gelen siyah tutamlarımı geriye atarak bir kez daha derin bir nefes aldığımda ilerideki ana kapının eşiğinde, kollarını önünde birleştirmiş bir şekilde duran Jinu'yu gördüm. Yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Gelmeyeceğimi düşündüğünden şu anda onu yanılttığım için hoşnut olmalıydı.

"Hoş geldin."

Jinu, daha geniş gülümsediğinde kollarını boynuma dolamış ve kısa bir sarılmanın ardından geçmem için geriye çekilmişti. Siyah botlarımı çıkardığımda çapraz taktığım çantamı elime almış, Jinu da elimden ayırıp askıya asmıştı. Arkamızdan kapıyı kapattığında ellerimi birbirine sürtmüş ve çekingenleşmeye başlamasına engel olamadığım tavırlarımla beraber Jinu'ya bakmıştım.

"Erken gelenlerdensin, merak etme."

Gerginliğimi gizlemekte başarısız olduğumun farkındalığıyla kafamı salladığımda Jinu önden ilerledi, ben de onu sessizce takip etmeye başlamıştım ki kısa süre içerisinde vardığımız salona göz gezdirmiştim. Büyük bir salondu. Ortadaki siyah koltuklar, geniş televizyon ünitesi ve en uzak köşeye kurulmuş yemek masası dışında başka bir eşya yok gibiydi. Beyaz duvarlarıyla oldukça da sadeydi.

"Hoş geldin, Yifei!"

Oyun konsollarıyla oynayan kişiler Renjun ve Jisung'du ancak beni ilk selamlayan kişi Jisung olmuştu. Renjun'den ses çıkmamıştı, belki de oyuna fazla daldığından geldiğimi duymamış bile olabilirdi.

"Hoş geldin."

Koltuklarda oturan Jaemin ile Minji aynı anda söylediklerinde bakışlarım Jaemin'e kaymıştı, belki de beni pek fazla umursamayanlardan biri oydu; bu yüzden soğuk yapmanın gereksiz olduğunu düşünüyor olabilirdi.

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now