bölüm on bir¹¹

602 125 80
                                    

Kaç dakika boyunca ona sarıldım, bilmiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kaç dakika boyunca ona sarıldım, bilmiyordum. Gözyaşları dinene kadar yanında durmak istediğim için harcağım vakti sayma ihtiyacı hissetmemiştim, o ise, kalp çarpıntılarımı duyabilecek uzaklığımda dururken ne yapmak istediğimi biliyor gibiydi. Ya da en azından niyetimin farkındaydı.

Yavaşça hareketlendi. Sesi kesileli çok az bir süre olmuştu. Hareketlerinin devamı gelirken bedenime yaslanmış başını kaldırdı. Onu tutan kollarımı yavaşça kendime çektiğimde yüzünün geldiği hâli merak ettiğim için bekledim, o da kafasını tam anlamıyla doğrulttuğunda gözlerimiz birbirine değdi.

Darmadağındı.

Gördüklerimi karşılayabilecek tek kelime buydu. Gözlerinin beyazları kırmızının en acı verici tonuna bürünmüş, normalde var olan göz altları artık daha şişti. Yüzünün belli yerleri de bu kızarıklığa eşlik ediyorken sanki az önce sarsılarak ağlayan o değilmiş gibi bakıyordu gözlerime. Düzdü ve bir şey anlatmıyorlardı.

"Gidelim mi?"

Gitmek istediğinden beni haberdar eder gibi konuştu çünkü kendi ayaklarıyla geldiği bu yerden şimdi de dönmek istiyordu. Yavaşça yutkunurken kafamı aşağı yukarı salladım. Jeno, benden önce çömeldiği yerden doğrulduğunda dibinde neredeyse ciğerlerini söktüğü bu mezara son kez bakmadı bile, hafif sarsak adımlarıyla birlikte çıkışa yürümeye başladı. Onu böylesine dağılmış görmek içimi acıtsa da, daha fazla arkasında kalmadan peşinden gittim.

Hava daha da soğuyordu. Dakikalarca dibinde durduğum için ısınmış yüzüme çarpan hava beni üşütmüyordu, burnumu çektiğimde adımlarıma biraz hız kazandırıp ona yetişmeye çalıştım.

"Senin burada ne işin var?"

Duyduğum ses Jeno'ya ait değildi, konuşan ben de olmadığımdan gözlerimi mezarın girişindeki kaldırımda duran bedene çevirdim.

Bir erkekti.

Lacivert pantolonu üzerine siyah bir mont giymişti ve fermuarı boğazına kadar çekiliydi. Açık kahve saçları biraz uzun ve dağınıklardı. Gözleri ve dudakları şişmişti. Berbat gözüküyordu ancak kıyaslamam gerekseydi Jeno'dan daha kötü olmadığını söylerdim.

Cümlesini üzerime alınmadım çünkü bana bakmıyordu, bu yüzden, baktığı tarafı takip ettim ve Jeno'yu gördüm. Az önceki soruyu duymaması imkansızdı, bu yüzden ilerleyen adımları çoktan durmuştu. Ayakta zar zor duran bedenini yavaşça arkasına, kendisine bakan çocuğa dönderdi. İfadesiz bakıyordu.

"Ya, Lee Jeno!"

Az önce konuşan çocuk hışımla Jeno'ya yürüdüğünde, ellerim birazdan olacak şeyleri kavramış gibi ceplerimden ayrılmıştı ki çocuk; Jeno'yu kendisine çevirdi ve bir saniye bile tereddüt etmeden yüzüne yumruğunu geçirdi. Şok olmuştum. Jeno, bu sert yumruğun etkisiyle sola doğru sendelediğinde ona uzanıp yakalarından tutan eller öfkeyle sarstı bedenini.

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now