bölüm on sekiz¹⁸

682 129 173
                                    

Gerçekten rahatladığımı hissettiğim nadir günlerden birinin akşamıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gerçekten rahatladığımı hissettiğim nadir günlerden birinin akşamıydı.

Saat 8'i geçiyordu. Bir gün önce bu saatlerde Jinu'nun aslında zannettiğimizden daha iyi olduğunu, yangın sırasında sadece dumandan etkilendiği için baygınlık geçirdiğini öğrenmiştik. Burnu bile kanamamıştı neyse ki, en başında çok fazla ağlasa da ailesini gördükten sonra daha iyi olmuştu.

Geceye yaklaşırken de Jinu taburcu edilmiş, ertesi gün okula gelmek yerine dinleneceğini belirtmişti. Aslında fiziksel zarardan çok ruhsal bir zarar almışa benziyordu, gerçi, kim almazdı ki? Bu hayattan kopabileceği ihtimali yüzünden çok fazla korktuğunu hayal edebilmek için anlatmasına gerek kalmamıştı.

Yangının sebebi ise tahmin edilebilir bir şeydi: Saç düzleştiricisi. Makinenin kablosundaki sorun yüzünden tutuşmaya ilk başlayan Jinu'nun odası diğer bölgelere de alevlerini sıçratmıştı ve bu şekilde yangın büyümüştü.

Şimdi ise Donghyuck'un evindeydik. Jinu daha iyiydi ve sağlıklı olduğundan emindik. Donghyuck, Jinu'nun ruhsal olarak da daha iyi hissetmesine yardımcı olmak adına herkesle bir araya gelmek istediğini söylemişti. Benim ve en çok da Jeno'nun gelmeyeceğini bilmesine rağmen aksini çok istediğini, teklifini reddetsek dahi bunu anlayacağını da eklemeyi unutmamıştı.

Gelmek istemiştim, bu yüzden Jeno'yu da ikna ettiğimde vaktinde buraya gelmiştik. Onu ikna etmek zor olmamıştı, ne eksik ne fazla; istiyorsam geleceğini söylemişti sadece.

İç geçirdim. Ben ve Jinu hariç herkes salondaydı; Jinu ocağın başında, ben de arka çaprazındaki tezgahtaydım. Yiyeceğimiz yemeklerin en zahmetlisini Jinu yapmıştı ve birkaç dakikaya hazır olacak olan yemeğini sabırla bekliyorduk.

Kafamı hafifçe sağa yatırdığımda parmaklarım arasında duran, Jinu'nun bana verdiği kağıda baktım. Aklıma doluşan karanlık anlardan sıyrılmak biraz zamanımı alırken saniyelerdir aynı cümleyi okuyup durduğumu fark ettim.

Yifei ile buluşma ayarlama.

Gözlerimi yavaşça kağıttan ayırıp sağımda kalan Jinu'ya doğru çevirdiğimde ocağın başında duran bedeninin de aynı anda bana döndüğünü gördüm.

"Kitabımın arasında buldum." ,diye söyledi. "Odam neredeyse kül olduğu için annemler kurtarabildikleri eşyalarımı getirdiler, onları karıştırırken gördüm."

Söylediklerine karşılık sessiz kalmakla yetindiğimde vücudumu tezgaha yaslayarak onu dinlemeye devam ettim, ikimizin de kafası karışık görünüyordu. Soru işaretlerimiz vardı, cevaplanması için ne yapmamız gerekiyorsa yapardık belki de ancak sadece boşvermekle yetiniyorduk.

Kollarımı önümde çaprazlarken ne diyeceğimi kestiremedim, ama Jinu devam eden kişi olmuştu.

"Kim olduğunu ve bunu nasıl yaptığını
bilmeyi çok isterdim."

there is a superhero in our school 英雄 jenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin