bölüm on dört¹⁴

709 127 182
                                    

Birkaç adım geriye giderek tıpkı benim gibi siparişlerini bekleyen insanların arasında durduğumda ellerimi polar hırkamın ceplerime soktum ve içinde bulunduğum kafenin kapısına döndüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Birkaç adım geriye giderek tıpkı benim gibi siparişlerini bekleyen insanların arasında durduğumda ellerimi polar hırkamın ceplerime soktum ve içinde bulunduğum kafenin kapısına döndüm.

Bakışlarım direk onu buldu. Jeno, kapının ardındaki saksılı yapay ağacın yanında dikiliyordu. Siyah hoodiesinin üzerine kürklü kot ceket giymişti, siyah pantolonu ve botları da buna eşlik ediyordu. Kolları önünde çaprazlanmış bir şekilde duruyorken arada bir arabaların geçtiği caddeyi izliyor, sonra kafenin içine bakıyordu ancak camların yansıttığı görüntüden dolayı bir şey göremediğinden yeniden önüne dönüyordu.

Aslında, garipti. Daha önce onlarca kez aynı masaya otursam da hiçbir zaman yan yana yürümediğim birisi, artık sürekli yanımdaydı. Onu okul boyunca görmüyordum ancak o beni hep buluyor, evime yürüdüğüm yolda yalnız gitmeme izin vermiyordu. Şimdi ise yine bir okul çıkışıydı. Kapıda karşılaşmıştık ve bu kez de beni beklediğini söylemişti.

Beraber yürümeye başladığımızda geçen aldığı çilekli kurabiyelerden sonra benim de içimden bir şeyler yapmak gelmiş, bu yüzden yürüdüğümüz yolun üzerindeki kafeye gireceğimi ve beni beklemesini söylemiştim. Ne yapacağımla ilgili soru sorsa da yanıtlamamış ve ikimize de kahve almak için çoktan girmiştim dükkâna.

"Latte ve ekstra shot filtre siparişiniz hazır."

Çalışan kızın duyduğum sesi üzerine dikkatimi Jeno'dan ayırdım ve tezgaha bırakılan kahve bardaklarını elime alırken sıcak olmalarından dolayı biraz zorlansam da teşekkür ederek kafeden ayrıldım. Adımlarım hızlıydı çünkü bardaklar yanıyordu!

Omzumla itelediğim kapının ardında onu gördüğümde gözleri gözlerime değmiş, ardından mırıldanmıştım aceleyle.

"Sıcak, sıcak, sıcak!"

Çaprazladığı kollarını ayırdığı gibi kahvelerin ikisini de elimden alıvermişti. Soğuk parmak uçlarımı anında yakmış sıcaklığa karşı soğuk üflemeye başladığımda konuşmasıyla duraksadım.

"Beni çağırsaydın keşke, iyi misin?"

Sorduğu şeyle beraber parmaklarımı hemen indirmiş ve rahatlıkla tuttuğu bardaklardan gözlerimi çekerek bana bakan gözlerine dikmiştim. Endişeli gözüküyorlardı.

"Sorun yok, iyiyim."

Dudaklarımı hafifçe ıslattığımda kapıdan biraz uzaklaşmıştık, yürümeye kaldığımız yerden devam etmeye başladığımızda bana uzattığı Lattemi yavaşça elinden aldım ve iç geçirdim.

Aslında Jeno'yu, onun beni tanıdığından daha iyi tanıdığımı düşünüyordum, bu da tamamiyle arkadaşlarıyla bir arada olmamdan ve yanımda rahatça konuşabilmelerinden kaynaklanıyordu. Yemekhanede, bahçede, restoranda, kafede... Donghyucklarla oturduğum her yerde onlar hakkında çok şey öğrenmiştim ve hatırladığım kadarıyla da Jeno acı kahve seven biriydi.

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now