bölüm altı⁶

596 125 92
                                    

∿

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Siyah botumun açılmış bağcığını sıkıca bağladıktan sonra yavaşça çömeldiğim yerden doğrulduğumda ellerimi lacivert montumun ceplerine yerleştirmiş, aklımda yer edinmesine engel olmaya çabaladığım düşüncelere karşılık sessizce kulaklıklarımı takmıştım. Şu sıralar favorilerimden olan bir müziğe bastığımda çevremdeki sesleri artık duymuyordum, belki de bu şekilde yalnız başına kalmanın ne demek olduğunu daha iyi anlardım.

Benden önce çıkış kapısını ittirenlerden fırsat bilerek aradan sıvışmış, gri bulutlarla kaplanan havanın soğukluğunu iliklerime kadar hissederek ilerlemeye devam etmiştim. Saat henüz 4 suları olmasına rağmen hava biraz karanlıktı. Okuldan çıkanlar düzensizce çıkışa yürüyorken çantamı düzelttim ve merdivenlerden inmeyi sürdürdüm.

Bugün yapacağım şeyler arasında bir an önce eve varmak, ardından da bir türlü sonu gelmeyen ödevlerimi bitirip uzun zamandır izlemek istediğim korku filmini izlemekti. Kafamı dağıtmaya çok ihtiyaç duyduğum bu zamanlarda en iyi tercihin bir korku filmi olduğunu düşünüyordum.

Soğuktan kurudukları için devamlı olarak nemlendirici sürdüğüm dudaklarımı birbirine bastırdığım sırada okulun çıkış kapısının hemen yanındaki ağaca yaslanmış kişiyi fark etmek benim için tamamen tesadüf olmuştu. Okul bitmişti ancak bu Jeno'yu daha ilk görüşümdü. Donghyucklara denk gelmiştim ancak onların yanında olmadığı için okula gelmediğini düşünmüştüm.

Diğer günler olduğu gibi bugün de siyahlar içerisindeydi, ağacın az da olsa yaptığı gölgeden dolayı pek fark edilmiyordu; bu yüzden onu fark etmek aklıma tek bir şeyi getirmişti: Onunla konuşmak istediğimi.

Dünki kutlamada başını tutup yalpalayarak yanımdan ayrıldığında peşinden gitmek istemiş ancak gidemediğimde moralim asla yerinde olmadığı için bunu kötü yansıtmamdan korkmuştum. Şimdi iyi miydim? Belki biraz. En azından o akşam yaşadıklarımı tartmış ve aşmamın haddim olmadığı çizgileri tek tek belirleyerek durmam gereken en doğru noktayı belirlemiştim.

Donghyuckların yanı benim olmam gereken yer değil gibi görünüyordu.

Ellerimi ceplerimden yavaşça çıkardığımda Jeno'nun yaslanmaya devam ettiği ağaca yönlendirmiştim adımlarımı. Deri ceketiyle sarılı kollarını önünde birleştirmişken ayaklarını çaprazlamıştı, görüş alanımda olmayan gözleri direk olarak yere bakıyorken birini bekliyor gibiydi ya da her zaman olduğu gibi bir şeyler düşünüyordu. Hangisinin doğru olduğuyla ilgili ikileme girdiğim sırada gözlerini yerden kaldırdığını görmemle ayaklarımı durdurdum. Aramızdaki mesafeyi üç-dört adıma indirdiğimi yeni fark ediyordum. Gözleri yavaşça bana doğru döndüğünde ilk olarak ayakkabılarıma bakmış, ardından kıyafetlerimden yukarıya çıkarak gözlerimi bulduğunda çaprazladığı kollarını ayırmıştı.

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now