bölüm yirmi dört²⁴

542 121 73
                                    

Aceleci olmayan adımlarım oturma odasına yöneldiğinde bakışlarım dikkatle etrafı arşınlamaya başlamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Aceleci olmayan adımlarım oturma odasına yöneldiğinde bakışlarım dikkatle etrafı arşınlamaya başlamıştı. Aynı anda ilerlemeye devam etmek istesem de yapamıyordum çünkü odanın geldiği son hâl, görmezden gelinemeyecek kadar dağınıktı.

En son geldiğim zamandan eski hâlini anımsayabildiğim ahşap kitaplıktaki film CD'lerinin birçoğu rastgele köşelere dağılmıştı, aynısı ünitenin rafları için de geçerliydi. Çeşitli ödüllerin bulunduğu köşede heykel ödüllerin bir kısmı yan düşmüş, bir kısmı da zemini boylamıştı ancak kırık yok gibiydi. Madalyalar hâlâ asılı durduğu yerdeydi.

Dudaklarımı aralamak isteyip yapamadığımda hemen yan tarafımda kalan duvarda, bej boyanın üzerinde dikkat çeken siyah çizgiyi fark ettim. Bir çeşit zedelenmeye benziyordu ki kafamı yavaşça indirdiğimde hemen duvar dibine düşmüş fotoğraf çerçevesi dikkatimi çekti. İşte, şimdi sebebi açıktı.

Yutkundum yavaşça. Jeno eve ne zaman gelmişti ya da gelir gelmez mi odayı bu hâle sokmuştu, emin değildim ancak yeterince öfkesini kusmuş gözüküyordu.

Şu andaki hâline gelene dek odada neler yaşandığı aklımda istemsizce canlandığında iç geçirdim, belki de bu yüzden sesi kısılmıştı; eline geçen her şeyi öfkeyle dağıtırken devamlı reddetmişti kendisine giydirilen ithamları.

"Bir şeyler yedin mi?"

Hemen arka çaprazımda varlığını hissettiğimde gözlerimi ona çevirdim, odanın giriş kapısına yasladığı bedeninin gözleri zaten bana dönüktü. İki yanında duran ellerinden tekini kaldırıp gergince ensesini kaşıdığında dudaklarını ıslattı, burada olmamdan çok bu dağınıklığı gördüğümden hoşnut değildi belki de.

"Yemeklerim çok güzel değildir ama elimden geldiğince iyi yapmaya çalışacağım."

Ona, gerçekten yanında durmak istediğimi hissettirmek ister gibi devam ettiğimde gözleri benden ayrıldı ve dağınıklıkta gezindi bir süre.

"Önce şunları... toparlayayım..."

Kelimeler kesik kesik dudaklarından ayrıldığında konuşmak için bile zar zor güç buluyormuş gibi hissettim ve buna şahit olmak içimin daha çok yanmasına sebep oldu.

Tek başıma halledebileceğimi söylemek istesem de direkt olarak siyah kırlentleri toplamaya yöneldiğinde ona engel olmadım ve daha yakın durduğum çerçevenin yanına çömeldim.

Elimi çerçeveye uzattığımda köşesinden tuttum yavaşça, ardından görebileceğim şekilde çevirirken üzerinden düşen minik cam parçaları arasından tahmin edilmesi zor olmayacak o fotoğrafla karşılaştım.

Sahilde, kumların üzerindeki beş çocuğu.

Gözlerim usulca yüzlerde gezinirken ne kadar mutlu olduklarını düşündüm, şimdi ise ne kadar dağınık gözüktüklerini. Mezarlıkta, kafede... Geriye kalan bir kişi neredeydi veya hangisi Min Sung'tu?

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now