bölüm yirmi yedi²⁷

695 105 147
                                    

"Jeno?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Jeno?"

Dudaklarım arasından sıyrılan sabırsız mırıltı ile üç dört adım uzağımdaki bedene baktığımda sıradan bir okul çıkışıydı. Saatin kaç olduğundan emin değildim. Sessizce yürümekle meşguldük sadece, güneş ise batmak üzereydi. Bulunduğumuz ıssız sokak turuncuya boyanmıştı ve etraf yavaş yavaş karanlığa gömülüyordu.

Kendisini takip etmemi söylediğinden beri dakikalardır beraber yürüdüğümüz Jeno'nun sırtına bakarak, "Nereye gidiyoruz?" diye devam ettim ve adımlarının yavaşlamasını izledim bir süre.

Jeno olduğu yerde durduğunda, ceplerinde duran ellerini çıkarmadan omzunun üzerinden bana doğru bir bakış attı ancak siyah tutamlarının gölgelediği yüzünü pek seçemedim.

"Ben gidiyorum,
sen neden beni takip ediyorsun?"

Düşük bir seste sorduğu sorusu ilginçti. Durumu kavrayamadığımı belli eden bir ifade yüzüme yerleştiğinde şaka yapıyor olduğuna inanarak hafifçe güldüm.

"Seninle gelmemi istedin ya Jeno,"

A

rdından herhangi bir hareketlilik göstermeyen ona doğru birkaç adım ilerlediğimde başını usulca önüne çevirdiğini gördüm. "Unuttun mu?"

Yüzünü tekrardan bana döndermesini beklercesine gözlerimle onu izlerken sırtını verdiği turuncu ışığın gölge düşürdüğü gözlerinin karşıya bakıyor olduğunu fark ettim.

"Hiçbir zaman benimle gelmeni istemedim Yifei."

İnce dudaklarının hecelerle birlikte oynayışını görmesem bu cümlelerin ondan çıkıyor olabileceğine inanmazdım. Kullandığı tını, dediğini ikinci kez şakaymış gibi geçiştiremeyeceğim kadar ciddi yükseliyordu.

"Ne?" İstemsiz yükselen mırıltımı duyduğunu belli eder gibi dudağının köşesinin havalandığını fark ettiğimde elimi uzatıp kolunu kavramak üzereydim ancak konuştuğunu duymamla bu eylemimden vazgeçtim.

"En başından beri," İç geçirdi belirgin bir bıkkınlıkla.

"En başından beri Lee Jeno'yu takip etmeni
istemedim ancak sen hep onun peşinden gittin."

Bahsettiği şeyin ne olduğunu anlayamasam da bana acıyor gibi konuştuğunu söyleyebilirdim.

"Ama ne, biliyor musun?"

Yavaşça bedenini bana dönderdiğinde gözlerim merakla irislerini yakaladığında gördüğüm şey ile nutkumun tutulması bir oldu.

Simsiyahtı.

Gözlerim irileştiğinde kendimi sarsak birkaç adım ile beraber gerilerken buldum çünkü Jeno'nun gözlerinin beyazları siyaha boyanmıştı. Zaten koyu olan irisleriyle birleşip yok olmuşlar, uçsuz bucaksız bir kara deliği anımsatıyorlardı. Zifiriydi ve korkunçtu.

there is a superhero in our school 英雄 jenoWhere stories live. Discover now