Yalnızlığa esir olduk

3.5K 396 657
                                    

                  İki ay sonra Mavi

Neden rahat bırakmıyorsunuz, yalnız kalmak istiyorum... Telefonum ısrarla çalmaya devam edince sonunda dayanamayarak gözlerimi aralamadan telefonumu bulup gözlerimi aramıştım. Kısık gözle baktığımda annemin aradığını gördüm. Zaten ya annem aradı ya da işten arayıp sorarlardı. Yattığım koltukta sırt üstü dönerek telefonumu açmıştım. Annem ilk beş saniye hareketli biçimde nerede olduğumu ve neden açmadığımı söyledi. Yorgun şekilde işten yeni geldiğimi söyleyince her hafta olduğu gibi bu hafta da bize gelecek misin diye sormuştu. Elimi gözlerime götürerek karanlığa büründüm. Anneme ne kadar yorgun olduğumu söylediğimde babanın siniri yatıştı demişti.

"Kızım koca iki ay oldu. Babana acımıyorsan bana acı. Kız kardeşinin durumu belliyken sen bari yapma. Bizim sizden başka kimimiz var." İki ay... Kocaman iki ay... Demek o kadar geçmiş miydi? O halde neden kalp acım hala dün kadar tazeydi. Oysa dün Şahin'i hayatımdan def etmiştim. Aklıma yine Şahin düştüğünde midem kasılmıştı. Onu o günden sonra hiç görmemiştim. Ne onu ne de adamlarından birini görmüştüm. Ben neredeyse iki aydır ne kız kardeşimi ne de annemleri görmüştüm. O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Babam bana kesin şekilde tavır alınca ertesi gün oradan ayrılmıştım. Abimin ölümden günler sonra işe döndüğümde iş arkadaşlarım hem çok şaşırmış hem de desteklerini esirgememişlerdi. Zaten onlar da olmasaydı bitik durumdaydım. "Mavi kime diyorum neden cevap vermiyorsun?"

"Anneciğim lütfen sen daha sonra arayacağım."

"Kaç Mavi daha ne kadar kendinden açabileceksin merak edeceğim." Annem tavırlı şekilde telefonu kapattığında arkamı döndüm. Arkamı dönmemle Şahin ile göz göze gelmiştim. Yanımda diz çökmüş bana gülen gözlerle bakıyordu. Onu görmemle burnumun direği sızlamıştı. Yüzümde acı bir tebessüm elimi uzatacaktım ki saniyeler içinde kaybolmuştu. "Unut... Unut!" Diyerek bir hışımla ayaklanmıştım ki gözüm karardı. Elimi başıma götürdüğümde yeter artık demiştim. Kesin bende bir hastalık vardı. Yoksa neden veremli gibi hissedeyim. Arkadaşlarımın tavsiyesine uyarak taksi çağırdım.

Hastaneye geldiğimde doktor birkaç tahlil istemişti. Kan sonuçları çıktığında içerden adımı seslenmişlerdi. Neden kendimi iyi hissetmiyordum. Neyim olduğundan emin olmazken doktor oturmamı söylemişti. "Mavi Hanım öncelikle size bir soru sormak istiyorum. Siz hamile olduğunuzu biliyor muydunuz?"

"Ne?"

"Bakın bir iki aylık bir bebek olsa size müjde niteliğinde güzel haberi vermek isterdim fakat üç aylık hamilesiniz. Hiçbir kadın üç aylık bebeği fark etmeyecek kadar cahil olamaz." Kadının beni aşağılamasından çok bebeğe odaklanmıştım. Karnımda şişlik vardı ama ben bunu hep adet öncesi şişliği zannediyordum. Bir bebek olmazdı. "Üç aylık?" Beynim durduğunda sesli şekilde iç çekip cidden mi, diye sormuştu. Ne zannediyordu beni müneccim mi? Nerden bilebilirdim ki? "Siz ciddisiniz... O halde bebeğinizin kalp atışını da hiç duymadınız?" Soru muydu bu? Nasıl bir doktora denk düşmüştüm. "Buyurun bebeği kontrol edelim." Sabrının son demlerindeymiş gibi kalktığında bende ayaklanmıştım. Uzanmamı söylediğinde her sözünü harfiyen yapmıştım ama hala inanmıyordum. Varlığına inanacak gibi de değildim. Üç aylık hamilelik ne demekti.

Ekranda bir şeyler belirdiğinde yüreğim ağzıma gelmişti. Gerçekti. O hadle gerçekten hamileydim. "Annesi varlığından bir haber olsa da bebeğiniz sağlıklı görünüyor. Kalp..." Hayır diyerek doğruldum. Ben varlığına inanamazken kalp atışını dinlemek istemiyordum

"Mavi Hanım bu tarz keskin hareketler bebeğe zarar verebilir. Her adımızı artık bebeğe göre atmalısınız. Aksi takdirde bebeği kaybedersiniz..."

AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3Where stories live. Discover now