Sen eşittir ben

4.2K 376 557
                                    

Ve dedi ki Mehmet Erdem, hiç acıyı sevmek olur mu?


"Hepsi benim suçum."

Başımı kaldırıp kocama baktım. Meriç'in bu halde olması onun nasıl suçu olabilirdi. Şükür ameliyatı iyi geçmiş uyanmasını bekliyorduk ama uyandığında neler olabileceğini doktorlar hala kestiremiyordu. Kocaman elinden tutarak önüne geçtim. Bana hala bakmazken kendini neden suçladığını bilmek istedim. "Hayatım çok zor bir süreç geçirdiğimizin farkındayım, lütfen kendini daha fazla suçlama." Neden suçladığını bilmezken bile kendine daha fazla acı çektirmesini istemiyordum.

Bana o an baktığında gözlerinde acını derinliğini fark etmiştim. Ben kardeşimle uğraşırken onun acısını fark edememiştim. "Meriç kaza yaptığı sırada biz tartışıyorduk. Borsa da yapmaması gereken çok büyük hatalar yapmış ve ben buna çok sinirlenmiştim. Lanet olsun ki araba kullandığını bildiğim halde onun damarına basmakta geri durmadım. O an tek derdim hesap sormaktı. Bir daha aynı hataları yapmaması konusunda uyarı çekerken hayatında ilk kez bana karşı koydu ve dünkü çocuk olmadığını söyledi. Onu artık adam yerine koymamı daha fazla yönlendirmemi söyledi. Mavi bütün suç benim."

"Hayır, olaya duygusal bakıyorsun. Belki etkenlerden biri sen olabilirdin ama bütün suç kuzeninde o kadar hız yapmaması gerekirdi. Hatta araba kullanırken telefonla konuşmaması gerekirdi. Şahin sen de polisleri duydun emniyet kemerini bağlamamış. Onun en büyük hatası bu." Şahin ona bir şey olursa kendimi affetmem demişti. Onun da yaralandığını fark edince sarılarak yaralarını örtmeye çalıştım. Şimdi güçlü durması gerekiyordu. Şu anda kardeşim sakinleştiricin etkisindeydi ve birazdan kendine gelirdi. Kocama sımsıkı sarılırken abimin sesini duydum. Mavi dediğinde başımı kaldırıp önce kocama sonra abime baktım. Abim bize biraz daha yaklaştığında Şahin'in kollarında olduğumu fark etmiştim.

"Meriç'in durumu nasıl?" Abim bizim durumuzu sorgulamayınca şaşırsam da hızlıca hakkında bilgi verdim. "Ekin'in yanında şu an kim var?" Tabi ya her an uyanabilirdi. "Ben şimdi gidiyorum. Meriç uyanırsa haber verirsiniz." Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemezken yüzlerine bakmadan oradan uzaklaşmıştım. Kardeşimin odasına geldiğimde hala uyuduğunu fark ettim. Ekin sinir krizi geçirdiğinde bebek için gerçekten çok endişelenmiştik. Uyandığındaysa kocasının yanına gitmek isteyince engel olmadım. Birkaç saat koridorda boş boş beklediğimizde artık saat çok geç olmuştu ve hemşirelere açıktan açığa bizi kovuyordu. Ekin gitmek istemese de abim ikna etmekte etkili olmuştu. Bizi Ekinlerin evine bıraktığında sabah gelip sizi alacağım demişti. Ekin sabaha karşı uyumuş uyandığındaysa kocasına birkaç eşya alarak abimi beklemeden hastane yoluna koyulmuştum. Meriç uyandığındaysa üstümdeki deve sonunda kalkmıştı.

Odasına girdiğimizde ters bir şeyler olduğunu anladık çünkü Meriç karısını görünce doğrulmaya çalışmış doğrulamamıştı. Panikle doktoru çağırdığımız da başta içeriye girmek istemeyen Şahin doktorla beraber girmişti. Doktor kısa bir muayene ettiğinde gözümü kırpmadan olanları izliyordum çünkü doktor Meriç'in ayaklarına demir batırmasına rağmen hissetmediğini söylüyordu. Doktor omurilikteki zedelenmeye bağlı felç kalma durumu söylediği anda Ekin kollarımı yığıldı. Kendinden geçtiği sırada Meriç kendine üzülmektense karısının derdine düşüp o iyi mi diyor başka bir şey demiyordu. Doktor yanımıza geldiğinde daha fazla dayanmayarak bende ağlamaya başlamıştım. Bu büyük bir yıkımdı.

Meriç bir daha yürümeyecek hatta tek başına en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacaktı...

"Anne şu anda burası çok karışık siz buraya gelseniz bile yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Üstelik babam da tam iyileşmedi. Meriç eve dönsün gelirisiniz. Doktor birkaç güne taburcu edeceklerini söyledi."

AŞKA TUTSAK 🚬 BİZE SEN KALA 3Where stories live. Discover now