Bölüm 32: "Pervasız Yangında Küle Dönen Okyanus."

5K 399 311
                                    

Multimedya;

Bölüm Şarkıları; Madilyn Bailey - Titanium

Oy vermeyi ve heyecanla okuduğum yorumlarınızı unutmayın

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

Oy vermeyi ve heyecanla okuduğum yorumlarınızı unutmayın.. 🖤

Bölüm 32: "Pervasız Yangında Küle Dönen Okyanus."

Bir uçurum eteğinde, kırık bir dala tutunmuş yaşama mücadelesi veriyorduk.

Dal kırılacaktı, o derin boşlukta süzülecektik ama biliyorduk, birlikte düştüysek eğer, ölmenin bir önemi yoktu. Dalımızın kırılmasının, umutlarımızın tükenmesinin, o
boşlukta savrulmanın bir önemi yoktu elleri ellerimde, teni tenimde, gözleri gözlerimde olduğu sürece.

Ben, onu henüz kazanmamışken kaybetmekten ödü kopan bir kızdım.

O, ben henüz gitmemişken giderim diye korkan, bana veda etmemesi gerekensin diyen bir adamdı.
Bu yüzden çok yaralanmıştık. Korkularımıza, yaşamak istemediklerimize yakalanmıştık.

Kulaklarımda, gözlerimi açtığım andan beri artık Kenan'ın sesi değil, onun sesi yankılanıyordu. İyi geceler deyişi yükseliyordu mesela, çocuksu, sarhoş, gitme deyişi..

Gerçekten iyi mi geceler Çağlayan?

Senin bana küskün olduğun gecelerde, gündüzlerde zaman geçmiyorken, nasıl iyi olur gecelerim?

Sargılı elimi, boş yatağın içinde kendime doğru çektim. Tek kişilik yatakta tek başımaydım. O kadar içmesine rağmen benden önce uyanmış ve gitmişti. Gözlerimi aralayarak tahta duvara baktım. "Hazır mısın?" diye sordum kendime. "Onun gözlerinin olmadığı, sesini duyamadığın bir güne hazır mısın Dolunay?"

Bu ismi sevmiyordum ama artık bir Marina değildim. İris bile değildim. İris.. Sahi, artık bir iris bile değildim değil mi? Ellerimi kana bulamaya hazırlandığım o ormanda, her şeyin başladığı o yerde ölmüştü İris.

Şimdide Marin o ipte, aralık gecesi ölmüştü. Gitmişti o da.

Benden hiç gitmeyen, yalnız, yapayalnız Dolunay kalmıştı sadece. Kayıtlarda bile olmayan, yaşamayan Dolunay.

Omuzlarıma kadar örtülmüş yorganı üzerimden iteleyerek gözlerimi duvardan alıp doğrulmaya çalıştım. Dikişli kolum ara ara kendini hissettiriyor, canımı acıtıyordu. Etrafa bakındım. Kimse yoktu, içeride kapıdan sızan bir gün ışığı vardı. Yorganı bacaklarımla iteleyerek üzerimden atıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. Bugün biraz daha düzgün, düne göre biraz daha kendimde hissediyordum. Kalktığımda başım eskisi gibi dönmüyor, yürümekte zorlanmıyordum.

Ayağa kalkarak kaymış kazağı düzeltip dağılan saçlarıma ellerimi bastırdım. Avucum çok azda olsa sızlıyordu. Buna aldırmadan yatağın etrafından dolanıp kapıya doğru ilerledim. Gözlerime ihtişamlı pencere düştü. Yılın son günleriydi, kar tüm güzelliğiyle etrafı bir kefen gibi sarıyordu. Kadrajıma giren manzaradan gözlerimi ayırmadan odadan çıkıp içeri doğru ilerledim. Gözlerim salona çıkar çıkmaz pencereden ayrılmış, onu arıyordu.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu