Bölüm 43: "Okyanusta Kopan Kıyamet."

794 63 11
                                    

Multimedya;

Bölüm şarkısı; Sezen Aksu - Yüzünü Dökme Küçük Kız

Herkese merhaba.. Korhan ve Marina geldiii. Bolca yorumlarınızı düşüncelerinizi okumak istiyorum. Oy vermeyi unutmayın sayımızı bilelim :d

Şuraya basıp @Zehranurpltt beni takip ederseniz çok sevinirim.

Love love❤️

BÖLÜM 43: "OKYANUSTA KOPAN KIYAMET."

Kaburgamın bir parçası yıllardır ciğerime batıyor. Kaburgası kırılmamışlar beni anlayamazdı. Bu gölgesinde yaşadığım karanlığın yürüdüğüm küllü yolların, sararmış bir yaprak gibi dökülen çocukluğumun gerçekliğiydi.

Geçmişten bu kadar uzak kalmışken bir anda kendimi kucağında bulmak, unuttuğumu sandığım gerçeklerle kucaklaşmak bana büyük bir tokat atmıştı.

Babamın elinden beni kim aldı bilmiyordum. Sadece, siz kimsiniz diye bağırıyor herkese saldırıyordu. Bunu duyuyordum. Gözlerimi sımsıkı kapatmış ellerimle başımı koruyamaya almıştım.. Yapmaması için çığlık atıyordum.

"Dolunay!" diye bağırdı Korhan. Omuzlarımdan sarsılıyordum. Kendimdeydim ama  o kadar çok korkmuştum ki, tüm vücudum titriyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. "Korhan..." diye konuştum ağlamalarım arasından. Sımsıkı sarıldı bana. Başımı göğsüne bastırdı.

"Geçti, benimlesin," dedi sırtımı sıvazlayarak. "Kurtardım seni, ağlama canımın en içi kadın."

Daha çok ağlıyordum. Beni bacaklarım altından kolunu geçirerek kucağına aldı. "Gel."

"Çok acıyor," diye ağladım. Canım çok acıyordu, saçlarım yada hırpalanan omuzlarım değil. Sadece canım, ruhum acıyordu.

Bir odanın içine girdik. Sırtıma değen soğuk yatağı hissetmiştim. Terleyen ve yüzüme değen saçlarımı çekti. Yüzüm ıpıslaktı. "Neresi, söyle bana?" kafamı okşadı. "Saçların mı?" ardından omuzlarıma indirdi avuçlarını. "Buralar mı?"

Başımı iki yana salladım ve doğrularak oturdum. Avucumu kalbimin üstüne bastırarak üstümdeki ceketi avuçladım. "Burası," diye ağladım. "Burası çok acıyor."

İç çeke çeke ağlıyordum. "sikeyim," diye inledi çaresizce. Elini saçlarıma bastırmış, bana sarılmıştı. "Canımı vereyim geçsin," dedi başını başıma yaslayarak. "Söyle, nasıl geçiririm bu acıyı?"

Cevap veremedim. Yarası olmayan anlamazdı bu yarayı. Tıpkı doğum yapmamış birinin, doğum sancısını anlayamaması gibi.

Bir acıyı yaşamayan anlamazdı.

"Bana sadece sarıl Korhan.."

Öyle yaptı, elinden bir şey gelmiyordu. Aşağıdan bağırış sesleri, ayak sesleri geliyordu. Ağlamaya devam ettim. Bir kaç dakika öyle duruktan ağlamamı sessizce dinledikten sonra yatağın kenarına oturttuğu bedenini hareket ettirerek yatağın diğer köşesinden yorganı kaldırdı ve önümde dizleri üzerine oturup ayağımdaki ayakkabıları çıkardı. Ardından üstümdeki ceketi. Ayak bileklerimden tutarak bedenimi tamamen yatağa almış kendi de yatağa girerek ikimizi yorganın altına çekmişti.

Yerim, şefkatli göğsüydü. Acılarımı dindiren, ilacım göğsü.. Şifamdı varlığı.

Saçlarımı okşadı. Biliyordum, onun okşamaya kıyamadığı saçlarım vardı. "Onu bu sefer öldüreceğim,"diye mırıldandı. Aşağıda ayak sesleri kesilmişti. "Seni hiç o aptalın peşinden göndermemeliydim."

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİWhere stories live. Discover now