Bölüm 18: "Gökkuşağına Siyah Bulanmış Bulut."

18.6K 1K 529
                                    

Multimedya;

Bölüm Şarkısı; Ben Cocks - So Cold

Güzel güzel okuyun. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum  çok öptüm bb. 🌸

Bölüm 18: "Gökkuşağına Siyah Bulanmış Bulut."

Havva'nın dudaklarından bir inilti kopuyordu, Âdem'in; karanlık koğuşları çakal ve şeytan dolmuş güneşsiz ruhuna.

Bu bir ağıt.

Yada bir ilahi.

Damarlarında gezinen acının, damarlarımda gezinen acıya atan nabzı, şüphesiz nabzını benim kılıyordu. Onun, benim acıdan çürümüş etimin altında atan nabzında ki geçmişinin esareti ve gölgesi ile dolmuş şuursuz iblisler, cesedimin başında kahkahalar atıyor, kanlı dudaklarını mezar taşıma sürtüyordu.

Kelebeğin kanatları, Arıcığın şeytanları tarafından kana bulanmıştı. Ve artık, intikam kaçınılmaz bir çıkıştı. 

Bu çıkışın içinde bir gün, onun ateşinde ellerimi yakacağım. Sırf, ona dokunduğumda ve bu dokunuş ardından gittikten sonra onda hiçbir iz bırakmamak için. Belki de sırf güzel gözlerini zehirli gözlerime dikip, beni sonu olmayan bir intikam karanlığına sürüklememesi için yakacağım parmak izlerimi.

Karanlık odaya aniden düşen yıldırımlar ve gökyüzünün ürkütücü sesini azaltmak adına uzandığım yataktan kalkarak açık olan pencereyi kapatmak için üzerimde ki yorganı iteleyerek ayağa kalktım. Şiddetli bir yağmur, sert esen rüzgazlar vardı. Hızlanmaya başlayan kalp ritmimi aldırmamaya çalışarak sersem adımlarımla pencereyi yavaşça kapattım ve tekrar ışık hızıyla yatağın içine atlayıp yorganı kafama kadar çektim.

Gökyüzü çığlıklarını saldıkça ve cinnetini yeryüzüne devirdikçe ürküp titreyen bedenimin güçsüz tarafı bilinç kazanıyordu. Yalnız başıma uzandığım ve fırtınaların gürlediği karanlık odada kendime hakim olmaya çalışıyordum. Korhan'la terk edilmiş lunaparkın kilitli kapıları ardında bir kaç saat oturmuş, son söylediği şeylerden sonra hiçbir şey söylememiş ve eve gelmiştik.

Tek bildiğim, ailesinin gözleri önünde öldürüldüğüydü.

Ve tek bildiğim, eğer o an kafasının içi kalabalık ve sesli olmasaydı bunu benle asla paylaşmayacağıydı.

Yattığım Korhan'a ait olan yatakta yan döndüm. Nasıl oluyordu bilmiyordum ama kokusu hep burada gibiydi. Her zaman taze ve uykuya izin vermeyecek kadar güzel. Sessiz ortamlar beni sürekli rahatsız ediyordu. Kafamın içini dağıtıyor ve zihnim bu yüzden yorgun düşüyordu. Dizlerimi göğsüme kadar çekerek kollarımı atrafına sarıp başımı kollarıma yasladım. Yorganın altında nefes almak her ne kadar zor olsa da, korkum bu duruma dayanmamı sağlıyordu. Saat ise muhtemelen gece üç civarlarıydı. Korhan bu saatlerde hep uyurdu.

Gecenin başında kafasının içinde ki o kana susamış sesleri dinler, ortasında yatar, sonuna doğru uyanır ve şafağın söküşünde bir kaç kadeh devirirdi o hiç sönmeyen sigarısıyla.

Bir yıldırım daha gökyüzünden yeryüzüne şiddetle düştüğünde gözbebeklerim de ani bir ışık patladı ve çıkan ses ile irkildim. Gün geçtikçe gürültülere alışmak yerine daha çok korkuyordum. Dudaklarımı dişleyerek ellerimi kulaklarıma kapattım ve gözlerimi çok sıkı yumarak şimşekleri görmemeye, gök gürültülerini duymamaya çalıştım.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİWhere stories live. Discover now