Bölüm 40: "Şafak Ateşleri."

4.3K 218 46
                                    

Multimedya;

Bölüm şarkısı; Rei 6 - Ah Canım Sevgilim 🤍

İyi okumalar! ❤️‍🔥 Oy ve yorumlarınızı, paragraf aralarında buluşmayı unutmayalım..

Bölüm 40: "Şafak Ateşleri."

Ne kadar yanıyordu şu canımız, yana yana küle dönmüştü bütün yanımız ama sönmüyordu acılarımız.

Sönmek bilmiyordu yangınlarımız.. Hiç sönmeyecek bir ateş gibi yanıyordu bağrımız, okyanus dolsada içimize yanıyorduk amansızca, dökülüyordu her bir yanımız.

Yanacaktık.
Asla sönmeyecekti bu acılar, bilmiş, anlamıştık.

Ama yorulmuştuk.. çok yorulmuştuk.. Korhan, ne kadar güçlü dursada sarsılmaz omuzları delinmez gözleriyle, biz, bu sancılı bataklıktan, bu çamurun karanlığın içinde güller bitirmeye çalışmaktan bitap düşmüştük.

Lakin yoruldukça daha çok güller ekiyorduk bu bataklığa, yıkılmıyorduk. İzin vermiyordu yıkılmama. Şimdi, bu çamura bulanmış ruhumla, onun yıkılmasına ben izin vermeyecektim. Onun çocukluğunu çalmış bu adamın, onun ruhunuda çalmasına müsaade etmeyecektim.

"Fazla basit bir teşekkürdü," diye konuştu gecenin tüm karanlığını içine çektiği sesiyle Korhan. Öyle sert çıkıyorduki kelimeler dudaklarından, sert sesinden, önümüzdeki boş yola dümdüz bakan gözlerinden ürpermiştim.

Telefonun diğer ucundan Arslan güldü. "Daha şahşahlı bir teşekkür olacaktı ama yine şansın yaver gittide yolunu değiştirmişsin."

Ürperdim. Midem bulandı, korku tırnaklarını sertçe kalbime geçirmişti. Eğer... geri dönmeseydik çok kötü şeyler olacaktı. Bizi öldüreceklerdi..

Bu gerçek bana öyle sert çarptı ki, bir öfke hissettim. Öfkelenmiştim. Çatılan kaşlarımla Korhan'a çevirdim başımı. Benden, bir milyon kat öfkeli gözlerle duruyordu karşımda. Çenesi gerilmiş, gözleri karşıya saplanmıştı.

"En azından bir kaşım kanayabilirdi, olmadı böyle," diye konuştu. Tenim camdan olsa bu buz gibi, sert, bıçakların döküldüğü sesine çatlar, toz olurdu. "Ben bu kadar basit bir teşekkürle karşılık vermeyi düşünmüyorum."

"Karşılığını merakla bekliyorum adamım," dedi ciddiye bürünen sesiyle Arslan. Sesini duyduğumda damarlarıma dolan tiksintiyi, kanımda akan nefreti kelimelere dökemezdim. "Eğer beni bulabilirsen teşekkürünü büyük bir onurla karşılayacağım."

Dudaklarının kenarı, yanağının kenarına şeytanice kıvrıldı. O kıvrımda öfke vardı, şeytanın ini vardı, bir intikam ateşinin kıvılcımları vardı. Güldü. "Öyle bir gurur yaşatacağım ki sana, aklın şaşacak adi orospu çoçuğu. Ölmek için yalvartacağım seni." Yüzündeki o ürkütücü sırıtış kayboldu usulca. "Belinayın çığlıklarının dakikası, saniyesi değil salisesi kadar yalvaracaksın bana ölmek için ama asla öldürmeyeceğim seni."

Kısa bir sessizlik oldu karşı tarafta. Tüylerim ürpermiş, yaşadığımız şeyin şokuyla burnum sızlamaya başlamıştı. Bir duygu karmaşasına düşmüştüm.

"Büyük konuşuyorsun Çağlayan," dedi gerilmeye başlayan sesiyle Arslan. "Bu konuşmayı karşılıklı yapmalıyız."

Başını salladı Korhan. "Beni misafir olarak ağırlamanı bekliyorum dört gözle. Şimdi siktir git kendine saklanacak bir delik bul. Bu yaptığını yanına bırakacağımı sanıyorsan, büyük bir hayale dalmış gidiyorsun. Ruhunu sikeceğim, kaç benden ve sakın unutma bu sözlerimi."

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin