Bölüm 24: "Yanıp Sönen Mum Işığı."

7.4K 404 224
                                    

Multimedya:

Bölüm Şarkısı; Skott - Mermaid

Spotify'de Ölümün Düşler Sahnesi için bir liste yaptım, linki instagram biomda denizkızları. ✨

Ve bu şarkı, bizim, Ölümün Düşler Sahnesi'nin ;)

Ve bu şarkı, bizim, Ölümün Düşler Sahnesi'nin ;)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar.

Bölüm 24: "Yanıp Sönen Mum Işığı."

Kanatları kırılmış bir kırlangıçın ağırlığı vardı omuzlarımda. Uçtukça uçan, düşeceğini bile bile gökyüzüne yükselen bir kırlangıç. Oysa kuyruğu yaralı bir denizkızıydım, yüzdükçe yüzdüğüm, boğulacağımı bile bile derinlerine indiğim okyanusumdaydım.

Surlarına sızmak isterken, sırlarında boğulduğum okyanusum.

O günün üstünden, sadece iki gün geçmişti. Orada ona kendimi kanıtlamış, asla ağlamamış Rengin'lerin evine geçtiğimizde sadece uyuyarak, onunla o gün hiç konuşmamıştım. Bu iki gün içinde ise hiçbir şey olmamıştı. Onlara beni açıklamamıştı, yada benimle herhangi bir yere gitmemişti. Yalnızca bize verilen bu odada, iki gün oturmuştuk. Olabildiğinden az konuşmuş, olabildiğinden az gözlerine bakmıştım. Çünkü biliyordum, onunla konuşur ve gözlerine bakarsam ya ağlardım ya da gardımı düşürürdüm.

Şimdi saat gecenin 2'siydi, karşımda dizleri üzerinde durmuş, günler önce yaraladığım dizimi yeni fark ederek morarmış dizimle ilgileniyordu. Hala Rengin'lerin evinde, bize verdikleri odadaydık. Yere oturduğum zeminde hafifçe hareketlenerek, moraran yere sürdüğü kreme uzandım. "Çoktan geçti, daha fazlasına gerek yok," diye mırıldandım.

Başını yavaşça iki yana salladı. "Bana o gün söylemeliydin," dedi azarlar gibi. Kremin kapağını kapatıyordu. "Üzerinden günler geçmesine rağmen hala izi var."

Üzerimde olan eşofmanın katladığım paçalarını hafifçe çekmek için uzandığımda, elinde tuttuğu kremi yere indirerek elimi tuttu. "Daha yeni sürdüm, kapatma," demişti. Başımla onu onaylayarak paçaları tekrar yukarı çektim. Ayağa kalkmış, komidinin üzerine kremi indirdikten sonra tekrar bana doğru gelmişti. Kafamı yukarı kaldırarak ona baktım. Bir şey dememe izin vermeden aniden bana doğru eğilmiş zemindeki bedenimi kucağına almıştı.

"Ben yatağa çıkabilirdim," dedim sessizce.

"Ben çıkartmak istedim."

Başımı salladım. Hala oturup doğru düzgün konuşmamıştık, bu yüzden hala önümüze koyduğu şeffaf, görünmeyen ama hissedilen bir duvar vardı. Ne zaman ona küs olsam, hep böyle duvar örer dokunmaz, yaklaşmaz, öpmezdi. Bunu, kızdığı için değil, beni kızdırmamak ve rahatsız etmemek için yapardı. Benim ruhu güzel koca adamım.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin