Bölüm 35: "Açık Yaralar."

5.4K 370 566
                                    

Multimedya;

Bölüm Şarkısı; Ben Cocks - So Cold

Bölüm 35: "Açık Yaralar."

Unutulmamalı ki, hiçbir zaman arkadaşlarımızı veya hayatımızdaki birini kaybetmezdik. Yalnızca, kimlerin gerçek arkadaş olduğunu kimlerin nankör olduğunu keşfederdik.

Ben, Öykü'nün nankörlüğünü keşfetmiştim. Ama bu yolda onu kaybetmemiştim, çünkü kaybetmek için önce kazanmak gerekirdi.

Dik gözlerimi kapıda sabitledim. Herkes, şok içinde kapıya bakıyordu. Merih'in gözleri kırgındı. Rezzan ise geleni gördüğünde derin bir nefes vererek koltuğa oturmuştu. Tek şaşırmayan, ben ve Korhan'dık.

Onun, bir şekilde ortaya çıkacağını içten içe hissediyordum. Bir şeyler saklıyordu, bir şeylerin peşindeydi. Bundan emindim. Ama bu kadar erken olacağını düşünmemiştim.

Korhan, elindeki silahı beline koyarken, "Gelebilir miyim içeri?" Diye sordu Öykü. Gözleri Merih'e kaydığında cevap almaya gerek duymamış, içeri girmişti.

Merih, onun gözlerinin kendisine kaydığı anda girdiği şoktan çıkarak hızlıca kapıya doğru ilerledi. Gergin bir edayla onu izledim. Bir anlığına ona sarılacağını sanmıştım ama ona gözünün ucuyla dahi bakmadan yanından geçip montunu alıp üzerine giyindiğinde, gideceğimi anlamıştım.

"Merih," diye mırıldandı Öykü.

Onu dinlemeden kapıya ilerledi. Ama Korhan kapıyı kapatmış, sert gözlerini ona dikmişti. "Sakinleş," dedi düz sesiyle.

Merih gözlerini ona çıkardığında, çok kısa bir an sustular. Sanki Korhan bir şey demek istemişti, Merih'te bunu gözlerinden anlayarak gitmekten vazgeçmişti.

Rengin derin bir soluk verip kendini Rezzan'ın yanına attığında, Merih öfkeli bir hırıltı dökerek montulu sinirle soyup yere fırlattı. Korhan yanıma doğru yürüyordu.

"Şaka mısın Öykü?" Diye sordu Rengin ortamdaki sessizliği bozarak. "Burayı nasıl buldun?"

Merih, içinde patlak veren öfkeyle oturmadan ellerini başının arasına alıp saçlarını avuçladı. Pencereye dönerek sakinleşmeye çalışıyordu. Zordu, sebepsiz gideni, terk edeni affetmek zordu. Bunu biliyordum. Zaten bu yüzden Korhan'a hiçbir zaman kızmamıştım fakat Öykü'nün Merih'e yaptığı çok farklıydı.

Onlar evlilerdi ve Öykü, bir ihanet eşiğiyle gitmişti.

"Burayı zaten biliyordum," dedi hiçte çekingen olmayan sesiyle. "Orman evine gittim ama yoktunuz, aklıma burası geldi."

"Ne istiyorsun?" Diye konuştu Korhan ortamın gerginliğinden daha keskin sesiyle.

"Yapma kuzen, yanınızda olmam için bir şey mi istemem gerekiyor?" Diyerek koltuğa doğru ilerledi.

Bu an, Merih'in patlak verdiği andı.

"Ne saçmalıyorsun?!" Diye bağırdı hızla olduğumuz tarafa dönerek. "Ne saçmalıyorsun sen Öykü?"

Öykü, soğuk duruşuyla saçlarını arkaya attı. "Sakin ol, konuşalım," dedi ona bakarak.

"Alay mı ediyorsun?" Bağırdı. Çok bağırdı. "Karşındaki insanlar çocuk mu? Kendini zeki mi sanıyorsun yoksa bizi aptal mı?"

Ona doğru bir adım attı. Ben, Merih'in sesiyle irkilirken, yanıma gelen Korhan bileğimi tutarak ayakta duran bedenimi kendiyle koltuğa oturttu. Rengin başını eğmiş, Rezzan'la birlikte sessizleşmişti.

ÖLÜMÜN DÜŞLER SAHNESİWhere stories live. Discover now