S~19~

194K 5.8K 810
                                    

-Aras Tunalı-
Bu çıkışına rağmen ses tonumu normal tutarak onu kendi sözleriyle vurdum “Birazdan çıkacak sonucunu beklemek sana en büyük ceza, doğmamış o minik senin düşüncelerin yüzünden içeride anne karnında tutunmaya çalışıyor. Her şeyin, iyi ya da kötü her şeyin, karşılığı olduğunu söylerdin ya ağabey bu da, bu düşündüklerinin bedeli..” diyerek ayağı kalkıp asansöre doğru ilerledim. Acı bir kahve içip kendime gelmeliydim.


Zemin kat düğmesine bakıp beklemeye başladım. Asansör zemin kata inince kantine doğru adımlarımı hızlandırdım.


Kantine girdiğimde küçük bir topluluk sıra oluşturmuştu. Bende sıraya geçerek beklemeye başladım.


‘Eğer biri hastaneyle tanıştı mı bir daha ondan ayrılamaz’ derdi hep annem. Bugun bu sözün aslında ne kadar gerçek olduğunun kanıtı gibiydi. Oldum olası hastanen bu ölüm kokan havasını sevememiştim.


Çok değil sabah geldiğimiz bu hastaneden yaklaşık iki – iki buçuk saat önce çıkıp evimize gitmiştik. Sabah kötü halde geldiğimiz bu hastaneden en azından güzel bir şey duyarak ayrılmıştım. Tamam belki Damla için olmasa da bizim için güzel bir haberdi..


Oysa şimdi tekrar bu hastanenin ölüm kokan havasıyla; ölüm kalım savaşının sonucunu bekliyorduk.


Aslında her şey bizim elimizdeydi. Ama biz onu küçük hatalar, yanlış anlaşılmalar ve öfkemizle kötü hale getiriyorduk. Şuan ki durumda hepimizin az olsa katkısı vardı.
Sabah evden çıkarken telefonumu unutmasaydım ya da daha erken ilaçlarını alıp evde olabilseydi böyle olmayabilirdi.


Efe ve Batuhan, resimdeki mantıksızlığı görüp Demiri sakinleştirebilirdi. Ya da kızgın halini görüp o odaya girmesine engel olabilirlerdi.


Demir sinir ve öfkenin kurbanı olmuştu.. Onun sadece biraz düşünmesi ve her şeyi görmesi olayı kökten çözebilirdi. O çabuk sinirlerine yenilen biriydi. Ama şuan gözü öylesine kördü ki hiç bir şey göremiyordu. Yaptığı bu büyük hatanın sonucu doğmamış çocuğunun katili olabilirdi..


Damla.. Damla; ona ne diyebilirdi ki? Sessiz kaldığı için onu kim suçlayabilirdi? Biz değil miydik çığlıklarına kulak tıkayan? Eskiden onca sözüne aldırış etmeyen yine biz değil miydik?


Şuan da tek isteğim Damlanın şimdiye kadar gösterdiği bu dayanıklılığı, bebeğinde göstermediydi. Bebeği de tıpkı kendisi gibi dayanıklıydı ki bu bir ay boyunca kendini belli etmeden dayanabilmişti. Yine yapabilirdi; son bir savaşa girip kazanabilirdi. Annesi için..


Sıranın bana gelmesiyle düşüncelerime kısa bir mola verip görevliye yöneldim “Bir sade kahve lütfen..” diyerek beklemeye başladım. Yukarıda olan kardeşlerimi düşündüm. Öyle ya da böyle onlarda şuan kötü durumdaydı. Şuanda kendilerini düşüncelerle boğduklarına emindim. Hepsi suçluluk duyuyorlardı; belki kimisi az kimisi çok; ama duyuyorlardı..


Kahveyi hazırlayan görevliye “3 tane daha sade kahve ekleyin lütfen” dedim. Onlarında ihtiyacı vardı. Kahveler hazır olduğunda parasını ödeyerek elimde tepsiyle çıkışa doğru yöneldim. Asansöre binerek katın düğmesine bastım. İçime yine kasvetli hava doluvermişti.


Asansörden inip çocuklara doğru ilerlediğimde durumları yine aynıydı. Bıraktığım gibi..
Kahveleri sırasıyla Efeye, Batuhana uzattıktan sonra Demire uzattığımda istemediğini belirtircesine kafasını salladı. Ben ısrarla alması için önünde duruyordum ama almayı bırak bakmıyordu bile

SahibimWhere stories live. Discover now