S~44~

121K 4.9K 245
                                    

-Damla Tunalı-

Sonunda Elanın yanına gitmek için yola çıkmıştık ama gitmeden önce haber vermemiştik. Onun içinde, Zeynep teyze içinde sürpriz olacağını düşünmüştük.

Bitmek bilmeyen yolda her ne kadar söylenmemeye, şikayet etmemeye çalışsamda mümkün olmuyordu. Yol boyunca klimayı bırak camları bile açmama izin vermemiştiler. Onu bırak su istediğimde günün sıcaklığıyla ısınmış, ılık denilebilecek hal almış bir su almışlardı.

Sürekli geldik, geldik diye diye oyalayıp başlarından savmışlardı beni resmen. Yalanlarını önlerine sürünce de hemen bıkma nidaları yükselmeye başlamıştı!

"Ay Damla gözünü seveyim sus!" diye Aras yüzünden bir daha da konuşmamıştım. Zaten gelmiştik, neyse..

Demir "Geldik hadi in" dediğinde derin nefes verip "Sonunda!" diyerek inmiştim. Allahım toprağa basmak, bu havayı solumak gibisi yoktu!

Eve doğru giderken gördüklerimle olduğum yere çivilenmiştim. İnanamazca "Ben yanlış mı görüyorum?" diye fısıltıyla sormuştum. Herhangi bir cevap alabilmek için sorulmuş bir soru değildi. Zaten herşey gözler önündeydi.

Aras "Yuh daha neler!" dediğinde hala gözümü görüntüden alamamıştım.

Demir "Ela!" dediğinde olan da olmuştu zaten..

Elindekileri yere atıp hızla gidip Elayla Özgürü ayırıp, Özgüre yumruk atmıştı Demir. Özgürün yere düşmesiyle bende olabildiğince hızlı adımla yanına gitmeye başlamıştım. Demir ise eğilip tekrar Özgüre vuracakken ağabeyim çoktan bu atağı savurup yerden kalkmış, korkmuş Elanın yanına gitmiş, yüzünü tutarak "korkma" diye mırıldanmıştı..

Yanlarına gidip durduğumda bir ağabeyime bir de Elaya bakıyordum. Elanın korktuğu her halinden belliyken, bunu gözyaşları da gösteriyordu.

Özgür ise.. Allah aşkına onun burada ne işi vardı?

Eşyalarla eve doğru giderken son olarak bile görmeyi beklemeyeceğimiz şey gözler önündeydi. Elayla öpüşen bir adam.. Ve bu adam Özgür.. Arasında dediği gibi; Yuhh daha neler!

Sürpriz yapalım derken, asıl sürpriz bize olmuştu..

"Çek ellerini Elanın üzerinden!" Demirin öfkeyle kükremesi beni korkutmuştu. Çok sinirliydi ve bu sinirle ağabeyime zarar verebilirdi. Gözü dönmüş gibi..

Özgür ağabeyim de aynı öfkeyle Demire bakıp "Sesini yükseltme, zaten yeterince korkuyor" dediğinde Demirin çokta umurunda değildi.

"Çek ellerini dedim!" diye daha yüksek kükrediğinde evden Zeynep teyzede çıkmış, yanımıza gelmişti. Ben ise hala ağabeyim için korkuyordum.

Zeynep teyze "Demir, sizin ne işiniz var burada?" dedi. Belki de şaşırmıştı ama korku ve telaş daha ağır basıyordu.

"Anne, Damlayı ve Elayı da alıp içeri girin"

Demirin öfkesiyle asla ağabeyimi baş başa bırakacak değildim. Öfke bir insanı ele aldımı, canavara döndürmeden bırakmazdı. Ve ben öfkeye ağabeyimi teslim etmeyecektim!

Zeynep teyze "Oğlum.." dese de boşaydı. Demir kimseyi duyacak değildi.

"Anne dediğimi yap!"

Zeynep teyze biraz geri çekilmişti. Belli ki o da oğlunun öfkesinin farkındaydı. Ama ben çekilmeyecektim..

Özgürün biraz daha yanına sokulup durumum el verdiğince ona sarıldım. Doğan ağabeyim de yoktu ki burada, yalnızdı. Biraz daha sokuldum.

"Sorun yok, bir şey olmayacak" diyen ağabeyime inanmıyordum. Başımı 'hayır' anlamında sallayıp "İnanmıyorum, sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim" dedim. Gücüm neye, kime yetecekse..

Sahibimजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें