S~20~

226K 6.6K 1.7K
                                    

-Batuhan Tunalı-

Yüzümdeki sırıtışa engel olamıyordum. Demir resmen bizi orada postalamıştı. Arası kıskandığına adım kadar emindim. Sanırım hala akıllanmamıştı. Yaptığının ne kadar çocukça olduğunu göremiyordu sanırım. Dışarıdan bunu izlemek oldukça eğlenceli olmuştu.

Odadan çıkıp aşağıya indiğimizde Ağabeylerim kantine yönelecekken engel oldu. İkisi de bana döndüğünde yüzümü buruşturarak konuştum “Kovulduğumuz odaya hemen gitmeye çok meraklısınız herhalde? Gidip dışarıdan bir şeyler alalım. Yoksa Demir ağabey bizi yine bir bahaneyle kovabilir..” diye işaret parmağım ile Arası göstererek “Hele ki seni Damlanın yanında görmesiyle saniyesinde şutlanacağız. O güzden ona biraz zaman tanıyalım. Zor bir gündü” dediğimde ikisi de beni onaylayınca hastaneden dışarıya çıktık.

“Her zaman gittiğimiz yere ne dersiniz?” diye sordum. Yemekleri enfesti ve biz neredeyse haftada 4 gün giderdik. Yani bu olaylar olmadan önce. Şimdide arada gidiyorduk ama genelde evde olmayı tercih ediyorduk.

Damla toparlanıp hastaneden çıktığında umarım onunla da gidebilirdik; Tabi Demir ağabeyim izin verirse. Damla hamile olduğu için artık daha rahat yaşaması gerekiyordu, yani bence öyle. En azında artık dışarıya çıkmaya başlayabilirdi. Ya da okulunun son bir dönemi kalmıştı; hamileliği daha başındayken okulunu bitirebilirdi. Tabi bu da Demir ağabeyimin elindeydi. Ama bu sefer hastaneden çıktığımızda Arası destekleyerek Damlanın okulu hakkında Demir ağabeyimle konuşacaktım.

Yeterince hata yapmış, bazı yanlışlara göz yumarak görmezden gelmiştim. Aras ağabeyim bile yaptıklarımıza karşı çıkmasına rağmen vicdan azabı çekerken bizim halimiz işler acısıydı.

Ama hatanın neresinden dönersen kardı değil mi? Hiçbir şeyi eski haline getiremesek de, bir şeyleri yoluna koyabilirdik.

“Orası çok uzak ama” diyen Efe ağabey ile derin ve içimi ferahlatan bir nefes çektim içime. Ona dönüp omuzlarımı silkeledim “Fark eder mi?” dedim. 

--

Her ne kadar oyalanalım desek bile yarım saat sonra hastanenin önündeydik. Yarım saat neyine yetmiyordu sonuçta Damla uyuyordu. Kıskançlığı geçmiş durulmuştur.

Ah be benim kör ağabeyim! Göremiyor muydu kendindeki kıskançlığı! Her şeyi çıkmaza sürüklediğini bir görseydi. Tabi ki bunda bizim katkımızda vardı. Bunu yok saymıyordum. Ama benim en başından beri yaptığım ağabeyime ne koşullarda olursa olsun arkasında olarak tam destek vermekti. Zaten öyle yapmış, dibe de batmıştık. Ama Doğanında bunda suçu büyüktü. Olmaması gereken biriyleydi ve onu kandırmıştı! Başkasının olanı elinden almaya çalışmanın elbette cezası vardı!

İşte tamda bu yüzden Demir ağabeyime destek vermiş hep yanında durmuştum Efe ağabey gibi. Ama nedense Aras ağabeyim hiç desteklememiş hep yanlış olduğunu söylemişti.
Oysa Sedef yengenin nasıl gözyaşları döktüğünü; hıçkırarak ağladığını gözlerimizle görmüştük. Masum olmayan biri nasıl böyle bir şey yapardı ki? O her şeyi ile iyi birisiydi. Saygısız tek bir hareketini bile görmemiştik ki. Demir ağabeyimi de çok sevdiğinden de emindim. Yani öyle görünüyordu. Sevgisini saklamaz; dibinden de hiç ayrılmazdı.

SahibimWhere stories live. Discover now