S~15~

192K 5.9K 588
                                    

-Demir Tunalı-

Yemek ölüm sessizliğiyle geçmişti. Damla bir daha başını yukarı kaldıramazken Doğan ise bize bakmamaya çalışmıştı. Zaten bizim çocuklardan da ses çıkmıyordu. Masadaki öfke elle tutulabilecek kadar fazlayken öfkenin başını Erkan Bey çekiyordu. Kolay değildi elbet elin adamı hiçbir sıfatı yokken kızının dibinde durup yemek yemesi. Hele de el ele..

                           
Benim neler yapabileceğime şahit olduğu için bir şey yapamıyordu elbette. Elbette onu elimden alabilirdi; tabi sonuçlarına katlanarak.. Ama sırf benim yanımdan almak uğruna diğer çocuklarından vazgeçer miydi? Orası tartışılır..

 Damlanın annesinin bize iğrenir bakışlarını görmemek elbette imkansız değildi. Çünkü yüzündeki ifadeyi saklayamıyor direkt yansıtıyordu. Kızıydı elbette böyle bakması normaldi. Bakışları Damlaya gittiğindeyse gözleri doluyordu. İçinin parçalandığına emindim. En az bizi parçalamak istediğinden emin olduğum kadar…

Yemek sonuna kadar kimseden çıt çıkmadı. Bizim çocuklar bir an başını kaldırıp gözlerime baksalarda sessiz kalmış ve yemeğe devam etmişlerdi. Özgür de masaya geri gelmemişti.

*

Yemek bitiminde salona geçmiştik. Annesi burada kalmasını istemesiyle Damla sessizce beklemiş, cevap vermemişti. Ben ise fazla düşünmeye gerek duymamış; ayağıma gelen bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek kalabileceğimizi söylemiştim. Böyle bir fırsatı planlasam tutturamazdım. Bu gece burada kalacaktık.

Ben ve Efe üçlü koltuğa otururken Damlanın başka yere oturmasına izin vermeden onu da üçlü koltuğa yanıma sürükledim. Yanımızdaki ikili koltukta Batuhan ve Aras otururken onların karşısında yani çaprazımızda da Damlanın ailesi oturuyordu.

Bir süre sonra aramıza Özgürde katılmıştı. O da karşımıza Doğana yakın bir yere yerleşmişti. İşte tamda şimdi başlıyordu her şey..

Bir elimi Damlanın omzuna atıp parmaklarımı omzunda gezdiriyordum. Onlar ise sadece bana bakabiliyorlardı. Damla hafif kımıldanıp uzaklaşmaya çalışsa da elbette buna izin vermiyordum. Bir süre sonra Damlayı kendime iyice yaslarken ellerimi kollarının arasından dolayıp elimi karnında hafifçe dolandırmaya başlamıştım.

Bu bir meydan okumaydı. Onlardan katbekat güçlü olduğumun göstergesiydi. Ben her şeyi yapabiliyorken onların bir şey yapamayacağının göstergesiydi. Kardeşlerini aldığımın göstergesiydi..

Burnumu saçlarının arasında dolandırırken kokusunu içine çekmiştim. Üzerinde hiçbir parfüm olmamasına rağmen çok güzel kokuyordu. Ona ilk dokunduğumda dudaklarım vücudunu keşfederken  kokusunu çok iyi almıştım. Damlanın böyle çıkması beklide bana hediyeydi. Birisini kaybederken en azından hiç yoktan iyi diyebileceğim birisi gelmişti. Belki de ondan daha iyi bi.. derken düşüncelerimden kurtulmak adına kendimi sarstım. Kesinlikle daha iyi değildi. Ya da olmamalıydı…

Yavaş bir şekilde boynuna doğru yol almaya başlamıştım. Tam boynunu öpecekken ilk defa kendime bir soru sordum. ‘Gerçekten öpmek istiyor muydum burada ailesinin gözü önünde? Hayır’.. Boynuna biraz daha yaklaşırken düşünceler beynimi istila ediyordu ‘Peki ya yalnızken?’ işte bunun cevabı yoktu. Olsa bile düşünmeyecektim!

Boynuna birkaç hafif öpücük kondururken sessizce Damlanın mırıltısını duydum. “Lütfen yapma” demişti. Sesindeki korku ve titreme o kadar barizdi ki. Ailesinin karşısında bu duruma düşmek istemiyordu. Ama bunu önemseyecek değildim.

Yüzüm uzun ve yumuşak saçları arasındayken dudaklarımı sürterek kulağına getirmiştim. “Şşş sence de eğlenceli değil mi?” dedim onun gibi fısıltıyla. Dediklerimle daha belirgin bir şekilde kendini benden uzaklaştırırken bu sefer ona engel olmadım.

SahibimWhere stories live. Discover now