S~50~

134K 5.4K 565
                                    


İlk doğruya yakın tahmini yapan @ddemirkan_ kardeşimiz oldu. Bu yüzden bu bölüm kendisine ithaf edilmiştir..



"Aras n'oldu?" diye sorduğumda, Yine sarılıp alnımı öptükten sonra "Hiç, önemli değil. Halledilebilecek küçük bir sorun. Neyse gel çay içelim" dediğinde içimdeki sıkıntı daha da büyüdü. Beni oyalamaya çalışıyordu..

Mutfağa gittiğimizde ben otururken çayı falan Aras hazırlıyordu. Bana arkası dönüktü ve çok ağır hareket ediyordu. Bu da açık açık 'seni oyalıyorum' demekti değil mi?

Bardakları alması, çayları doldurması bile ağırdı. Sonra aynı tempoda yanıma geldi ve bitki çayını önüme koyup kendi çayını içmeye başladı. Bekledim. Ama hiç bir şey söylemeyip çayını içmeye devam etti..

"Aras.." dedim sesim fısıltıdan farksız değildi. Ben bile zor duymuşken Aras'ın duymuş olması bir mucize gibiydi. "Ne olur bana gerçeği söyle. Doğan'a bir şey oldu değil mi?" daha kelimeler ağzımdan çıkmaya başladığında yaşlarım gözlerimden firar etmeyi başarmıştı.

Ağlamanın verdiği zayıflık beni adım adım esir alırken, Doğan'a bir şey olmuş olması ihtimali beni boşluğa sürüklüyordu. O benim kanım, kardeşim, ilk oyun arkadaşım... Kocaman bir geçmişimiz vardı. 22 yıl dile kolay, yaşaması bir o kadar zor.. El ele tutuşarak okula gittiğim küçüklüğüm, sokaklarda birlikte koştuğum arkadaşım. Düştüğümüzde dizimiz bile birlikte kanamış, kanım, canım..

Bir şey olmuştu işte. Hissediyordu bu lanet olasıca yüreğim. Sıkılıyordu bilinmezliğin avuçlarında! Canım yanıyordu. Belli ki bir yerlerde onunda canı yanıyordu..

Dünya'nın belki de en iyi ağabeyine sahiptim ama en şanssız da sanırım..

Özgür yine neyse öyle böyle derken şimdi Ela ile birlikteydi. Ama Doğan.. Yakışıklılığına rağmen kesinlikle şanssızdı. Her şeyin en iyisini hak ederken şimdi Allah biliyor ya belki ne haldeydi.. Sanırım biz kardeşler lanetlenmiştik.. Hep kötü bir şeyler olacaktı, bu bizim kaderimizdi.

Kendim için akıttığım yaşlar aylar öncesi biterken şimdi acı acı ağabeyim için ağlıyordum. Ona bir şey olmuş olmasına ihtimaline akıyordu damlalar. 

Aras'ın elleri yüzümü kavradığında yaşlarımı sildi. "Şşşş.. Neden ağlıyorsun ki şimdi?" sözcükler ağzımda mühürlenirken sadece ağlamaya devam ettim. Nedenini çok iyi biliyordu..

Aras'ın "Hem şimdi Doğan'ın konuyla ne ilgisi var ki? Doğan nereden çıktı?" demesiyle akan göz yaşlarımla başımı kaldırarak yüzüne baktım. O'da bana bakıyordu. Ağlamanın etkisiyle kızaran burnumu çekip "Yok mu?" diye sordum, içimde umut deryasıyla. 'Yok' cevabını almak pahasına o deryada boğulabilirdim. Şuan o kadar o ihtimale tutunmak istiyordum ki.. Bir dal bulduğumda  ucu bucağı belli olmasa da , sorgusuz sualsiz o dala tutunabilirdim. 

Aras beni kendine çekip sarılırken "Yok tabi ki. Sen Doğan'ı nereden çıkardın ki? Demir mi dedi?" diye sordu.

"Kimse bir şey demedi" dediğimde "Sen nereden çıkardın peki bunu?" dedi.

Aptalım gerçekten sadece arabada duymuş olabildiğim bir ihtimaldi. Emin bile değildim ki hemen neler düşünmüştüm. Ne kadar kolaydı kafada bir şeyler kurmak..

"Telefonda ismini duyduğumu sanmıştım" dediğimde beni kendisine daha da çekip başımı öptükten sonra "Yanlış sanmışsın güzellik" dedi. Derin bir nefes alıp rahatlarken bende teşekkür eder gibi sarıldım, bu halimle mümkün olduğunca yani..

SahibimTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon