S~39~

131K 4.6K 443
                                    

Ona bakmayı kesmedim. Üzüntü vardı güzel yüzünde; bunu gizleyen bir de maske..

"Bunu yapamam.." dediğimde ilk defa yüzünde ifadesizlik değil de alaylı bir ifade belirdi..

"Ne yaşadın.." dedi.

Oysa daha biraz önce yaşadıklarımı anlatmıştım. Kolay şeyler değildi bunlar. Yaşadıklarıma rağmen pervasız yaklaşması beni sinirlendiriyordu. O da kadındı. Beni anlamalıydı. Tam bir şey diyecekken yine kendisi konuşmaya başladı.

"22 yaşındasın. Bu zamana kadar sorunsuz yasamışsın. Sadece 1-2 ay bir şey yaşamışsın.. Çok şey mi?" dedi. Onu ve dediklerini anlayamıyordum. Sanki gerçekten mız mız bir çocukmuşum gibi hissettiriyordu kendimi sözleriyle. Bir adam tarafından bunca şey yaşatılan bendim ama hiçmiş gibi konuşuyordu.

Bunu kabul edecek değildim. "Herkesin kaldırabileceği şey değildi yaşadıklarım. 1 ay ya da 1 yıl bir şey değiştirmez." Acının günü süresi yoktu. Bazen tek bir acı tüm acılara bedel olabiliyordu.

"İnan sokakta milyonlarca kadın dayak yiyor tek değilsin. Bu çok yanlış ama maalesef ülke geneli bunu yaşıyor"

Genelleme yapıyordu. Ama ben herkes değildim, ben bendim başkası değil. Utulabilecek şeyler değildi, kendi yaşasaydı bunları böyle konuşabilir miydi yine?

"Herkes değilim. Yaşadığım hiçbir şeyi unutamıyorum ve unutmayacağım da.."

Dediklerimden sonra kaşları çatılırken yüz ifadesi garipleşmeye başlamıştı. Kötü bir yarası varmışta oraya basmışım gibi bakıyordu.

"Yaşadıklarım da yaşadıklarım.. Allah aşkına dönüşü olmayan ne yaşadın?" dediğinde cevap vermedim. Zaten bir cevap da bekliyor gibi değildi

Kendi kendine cevaplayarak "Ben söyleyeyim hiçbir şey" dediğinde yüzü dediklerini destekler gibiydi. Yaşadıklarımı gerçek acıdan saymıyordu bile belki de..

Bana sorar gibi bir cümle kurup "Sadece ona kötü ve acımasız diyorsun" dedi. Bunu biraz önce söylemiştim.

Beni onaylamayarak "Hayata o kadar küçük bir çerçeveden bakmışsın ki; bütün insanların böyle olduğunu görmemişsin bile" dediğinde ses çıkarmasam da bu cümlesini onaylamıyordum. İnsanların hepsi kötü değildi. Vardı istisnalar kabul ama bu kadar genelleme yapılamazdı. Başımı iki yana sallayıp onaylamadığımı belirtirken hareketime yapay ve üzüntü içerdiği belli olan bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Gözlerini kapatıp burnundan derince bir nefes aldıktan sonra gözlerini açarak bana baktı. Başını sağ yana yatırarak alaylı bir tonda "Çok klişe ama sana bir şey söyleyeyim mi?" dedi. Yine cevap vermedim, alayla devam ederek "İnsanlar acımasız, insanlar önyargılı" dediğinde yüzündeki alaylı ifade hızla silinirken gözlerinin de üzüntüyü net bir şekilde görmüştüm. Bir şeyler anlatmak istiyordu. Belki de gözleri her şeyi anlatıyordu ama ben anlamıyordum.

"Küçük bir çocuğun kalbini paramparça ederek karanlığa hapsettiler." Dediğindeki sesindeki gerçeklik bütün vücudumu kesip geçmişti. Her kelimeye yüklediği hisleriyle insanlara olan kırgınlığını anlatıyordu.

Konuşması için ona baktığımda "Başımda bir örtüyle hiç bir okula alınmadım. İstediğim hiç bir okula gidemedim" diyerek devam etti. Ne demek istediğini gerçekten anlamıyordum. Karşımda oturan kız hiç kapalı gibi durmuyordu. Önceden mi kapalıydı da okula almamışlardı?

"Ve en acısı ise bu örtü ne hiç bir dini ne de bir siyasi görüşü temsil etmek amacıyla takılmış bir örtüydü" anlamamış şaşkın ifadeyle ona bakarken yine hiçbir anlamı olmayan boş bir gülümsemeyle bana bakıp "Bakma öyle" dedi. Bir şeyler vardı ama tamamen bir belirsizlikti.

SahibimWhere stories live. Discover now