Bölüm 17 - Yalanlar

148 28 25
                                    

"Gülce!"

Başını kapıdan uzatan Dilara'ya döndük ikimiz de. Mithat Bey'in odasında Özkan'la sitedeki bir hata üstüne uğraşıyorduk. Saat öğleden sonra ikiyi geçiyordu.

"Efendim?" dedim masadan doğrulmadan çevirdiğim başımla.

"Birisi var dışarıda seni görmek istiyor. Adı Levent'miş." 

Bu sefer tam olarak doğruldum. Özkan'a döndüm özür diler bir ifadeyle.

"Ben hemen gidi-"

"Git git, bir şey kalmadı zaten. Hallettik sayılır." 

Ben özür dileyecekken, göz kırpıp elini sallayarak beni kovdu.

Odadan çıkınca, ileride cam kapının önünde bekleyen Levent'i buldu hemen gözlerim. Başımı öne eğip yutkunduktan sonra yürümeye başladım.

"Özür dilerim, çalışıyorsun biliyorum ama-"

"Burada değil, dışarı çıkalım," dedim hemen. Ofisteki herkese eğlence çıkarmak gibi bir niyetim yoktu şu anda. "Bekle montumu alayım, dışarıda, karşıda küçük bir park var. Orada konuşuruz."

Benim tatsız halimi hemen farkettiği için, sessizce başını sallayarak beni onayladı.

Parka indiğimizde, boş bir banka oturduk. Konuşsun diye bekledim ama sessizce önüne bakmaya devam edince ben lafa girdim.

"Özür dilerim Levent," dedim üzgün bir şekilde. "Dün için."

Yeşil gözleri yüzümü buldu sonunda. Her noktasını inceledi. İfadesi keyifsizdi, çok mutsuz duruyordu.

"Gülce, seni özledim dediğimde özellikle en iyi arkadaşımı özlediğimi kastetmiştim. Aramızda başka bir şey olmak zorunda değil, eğer ondan-"

"Saçmalama."

"Saçmalamıyorum. Eğer pişman olduysan.." 

"Hadi ama Levent," derken sesim sitemliydi. "Bunu nasıl düşünürsün. Sen beni hiç mi tanımıyorsun?" 

Gözlerini yüzümden çekerek karşıdaki ağaca dikip yutkundu. 

"Bu konu benim için öyle bir konu ki Gülce..ben hiçbir şeyden emin olamıyorum. Kendime bile güvenemedim gerçekten yaşandı mı bu diye, söyledim sana." 

Gözleri tekrar gözlerimi buldu. İçinde birikmiş yaşlarla parlıyordu.

"Tekrar kaçacaksın benden diye ödüm koptu..dünden beri kendimde değilim. Sen aramalarımı açmayıp, mesajlarla beni geçiştirdikçe kendime sövüp durdum. Hiç olmamış gibi yapabiliriz Gülce, eğer öyle istersen.." Bunu söylerken acı çektiği belliydi, ama samimiydi de. "Ben kırılmam sana." 

Uzanıp kollarımı boynuna doladım. Bir elim saçlarına gitti.

"Ben kırılırım ama," dedim sessizce. "Sen bana her böyle baktığında ben biraz kırılıyorum." Saçlarını okşadım usul usul. "Sana hep acı mı çektiriyorum ben Levent?" 

Kollarımı tutup çözerek beni kendinden biraz uzaklaştırıp yüzüme baktı çatılmış kaşlarla.

"Hayır tabiki de.." Eli yüzümü buldu, yanağımı okşadı nazikçe. "Senin bana hissettirdiklerinin tanımı yok Gülce." Eğilip yanağıma bir öpücük kondurdu. "Bana bu hayatta gerçekten acı çektiren tek şey senin yokluğundu. Sen ancak acılarıma merhem olabilirsin." 

Sözlerine karşılık diyebileceğim bir şey yoktu, ben de baktım. Yeşil hareleri endişeyle parlayan güzel gözlerine, beni üzmenin korkusuyla hafifçe çatılmış kaşlarına, düzgün burnuna, soğuktan rengi koyulaşmış dudaklarına... 

ZAMANSIZWhere stories live. Discover now