Bölüm 47 - Doğar mı Güneş?

154 12 74
                                    

Beklemek sabır işiydi ve sabır üzerine tez yazabilecek Gülce'yi bile çileden çıkaran bir bekleyiş oluyordu avukatın bürosunun önünde Levent'i beklediği o dakikalar.

Geçmek bilmiyordu.

Geçiyordu da beklediği arabayı göremedikçe yerinde durmak zorlaşıyordu.

Sonunda gri araba yolun ucunda göründüğünde adımları hızla ona meyletti ve bir noktada buluştular. Araba durur durmaz kapıyı açıp ön koltuğa geçti Gülce ve endişeli gözlerini Levent'e çevirdi. Öylesine kızdığı, onu kıra kıra kırılacak yerini bırakmamış adamı böylesine merak ediyor oluşu kendisine haksızlıktı en önce, ama karşı koyamadığı bir aşkla bağlıydı o kara gözlere. 

Git derdi, kovardı, karşısında dururdu ama ne olursa olsun o incinirse kendi canı da yanardı.

Böyleydi sevmek, sevdiğinle bir yaşıyordun ruhunu ona eş kıldıysan.

Boşanalım demekle kıramıyordun bağları işte. 

Boşanmak kolaydı, ama ayrılmak ayrı meseleydi, her bir dertten âlâ yamandı ayrılık.

"Ne olmuş?" derken sesi titremiş, gözleri korkarak değmişti yeşillere.

"Bilmiyorum," dedi Levent, beklemeden arabayı yine yola çıkarmış ve gözlerini yola dikmişti. "Sinan aradı, Giray iyi değil yanlış bir şey yapacak Gülce'yi getirmen lazım dedi."

Kaşları çatıldı Gülce'nin. "Niye seni aramış ki beni aramak yerine?" Birden gerginlikle ateş basmıştı sanki, indirdiği camdan esen rüzgar saçlarını dağıttı yüzüne doğru.

"İyi misin diye sordu bana önce..." Gözleri Gülce'ye döndü, ışığa yaklaşırken hızını azaltmıştı. "Ben yokken ne oldu Gülce?" 

Gözlerini kaçırdı Gülce, başını iki yana salladı. "Bir şey olmadı," dedi garip bir sesle. Söyleyemiyordu bile, avukata söylerken de çok zorlanmıştı.

Araba kırmızıda durduğu için çok rahat şekilde yüzüne bakan yeşiller baskıcıydı.

"Gülce, sesin de hiç iyi değildi son günlerde, bir şey olduğunu biliyorum. Sinan da onayladı bunu ama ne olduğunu söylemedi bana inatla. İyi değilsin, onu da görüyorum." Gözleri kısıldı refleksle arkaya dönerken. "Hem orada ne yapıyordun ki sen? Ne için-"

"Sonra anlatayım Levent, olmaz mı?" diyerek kesti Gülce. "Şimdi zaten gerildim, ne olduğunu da bilmemek iyice sinirlerimi harap etti, bir öğrenelim neymiş ne değilmiş ondan sonra ben sana anlatırım."

Endişeli yeşiller anlayışın rengine bürünürken başını salladı Levent ve değişen ışıkla birlikte gaza bastı.

Gülce Sinan'ın evine ilk kez geliyordu ve bunun böyle, bu şekilde olacağını düşünmemişti. Şimdi telaşla eli ayağına dolanarak zor açtığı metal bahçe kapısından girip taş yolda ilerlerken bir kere bileğini burkmuş, düşmekten kolunu tutan Levent sayesinde kurtulmuştu son anda.

Hızla ve ısrarla çaldığı kapı ona çok uzun gelen ama saniyelere sığan bir süre sonunda açıldığında mavi gözlere baktı korkuyla. Fakat mavilerde beklediği gibi bir endişe göremedi, karşısındaki yüz kendi telaşını paylaşmıyordu.

Onu itip içeri girdiğinde yabancısı olduğu evde açık planı sayesinde rahatça ilerleyip salona girdi, gözleri etrafı tarıyordu bir çift kara gözü görmek için.

"Ee ne oldu nerede Giray?" dedi arkasına dönüp Sinan'la yüz yüze gelerek. Levent de yanına varmış, aynı şekilde Sinan'a bakıyordu bir cevap bekleyerek.

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin