~36

61 15 28
                                    


⚖️

Çantamdan ders için gerekli olan kitabı çıkarıp hocayı beklerken boş
boş üzerini karalamaya başladım.

Bugün yanımda oturan kişi Umut'tu. Dilan, geri kaldığı konuları Hazal'ın defterinden yardım alarak doldurmaya çalışıyordu, bu yüzden de yanına oturmuştu.

"Nasıl gidiyor?"

Başımı Umut'a çevirip gülümsedim. Kimden bahsettiğini biliyordum. "İyi gidiyor. Sizin?"

Sorum üzerine şaşırdı. "Biz?"

Vücudumu tam olarak ona çevirdim ve cevapladım. "Dilan'dan bahsediyorum işte."

Yüzü farklı bir ifadeye büründü. Benden saklaması olanaksızdı, çünkü arkadaşlarımı iyi tanıyordum ve Umut'un birisine ilk defa böyle yakın olduğunu görüyordum. Bizim dışımızda pek fazla kişiyle takılmazdı genelde.

"Anlaşılan Tunç' un boş iddiaları seni de tesiri altına almış." dedi omuz silkerek.

Başımı yana eğdim ve güldüm. "Birisinin lafına bakarak değil, kendi hislerime güvenerek sordum. Yani, şu anlık belki evet, inkar edersin ama yine de fikrimi söyleyecek olursam,"

Omzuna hafifçe vurup devam ettim. "Çok yakışıyorsunuz."

Kaşlarını çatıp hırlamaya başladı. Sonra, gözleri yan tarafımızdaki Dilan'a kaydı ve bir süre onda oyalandı.

" İyi kız. "dedi. Dudak büzdüm." Bu kadar mı? "

Tekrar bana döndü. "Güzel."dedi.
"Başka?"

"Eğlenceli."

"Başka?"

Bakışları tekrar onu buldu. "Anlayışlı, sempatik..." diye ekledi.

Güzel. Hadi, sıra itiraf etmede.

"Yani?" dedim kaşlarımı kaldırıp. O sırada Dilan'ın da gözleri bize kaydı ve hafifçe tebessüm etti.

Durumun farkına varan Umut, bana kaşlarını çatıp homurdandı. "Ne yani? Yani ne? Ne meraklı çıktın ya sen de!"

Ellerimi teslim olurcasına havaya kaldırdım. "Tamam ya, bir şey demedim. Kendin gelip bir gün itiraf edersin sonuçta."

"Miray!"

"Tamam." dedim ve ağzıma fermuar çektim.

Konuşmamız, içeriye hocanın girmesiyle son bulmuştu.

Dersin son yirmi dakikasına gelince sıkıntıdan bayılmak üzereydim. Bu hocayı hiç sevmiyordum. Kendini beğenmiş, insanları hor gören, egoist birisiydi. Hatta bazen nasıl öğretmen olduğunu da sorgulamıyor değildim. Hiçbir zaman öğretmenlerimle bir sıkıntı yaşamazdım. Ama gerçek şu ki, ne kadar söz dinleyen birisi olursan o kadar seviliyor, ne kadar doğru söyleyen olursan da o kadar eziliyordun. Bu nedenle, bu hoca tarafından pek sevildiğim söylenemezdi. Ancak, hislerimiz karşılıklıydı.

Coğrafya sınavının sonuçlarını açıkladıktan sonra masaya yaslandı ve dikkatle bize baktı.

"Sınav sonuçlarınız bu şekilde gençler. Hepiniz eve gidince çalışma disiplininizi sorgulayın derim."

Emredersiniz!

"Yalnız kafama takılan başka bir durum var. Dün, sınav kağıtlarını size güvenip sınıfta bırakmıştım ama anladım ki güven konusunda yanlış düşünmüşüm." dedi ve bakışları önümde oturan Eda'ya kaydı. Ardından Berfin'e.

Ay Işığında Buluşalım|TextingWhere stories live. Discover now