~13

75 21 38
                                    


"Kuzen!"

Tanıdık gelen sesin sahibine döndüğümüzde Çınar olduğunu farkettik. Ders arasında kantine inip proje hakkında konuşmaya başlamıştık, daha doğrusu Hazal'ın Çınar hakkında yakınmalarını dinlemeye...

"Selam." diyerek yanımıza oturdu o esnada Çınar.

Bunun üzerine Hazal da sessizce mırıldanarak bize döndü. "İti an çomağı hazırla sözünün kanıtı da geldi."

Çınar'ın bunu duymadığına inanarak selam verdim.

"Selam."

Benden bakışlarını çekip Hazal 'a döndü. "Aynı gruptaymışız ha?" dedi.

"Aynen Çınar' cığım maalesef."

Hazal 'ın pek memnun olmayan ifadesi Çınar' ı bozsa da yine her zamanki gibi konuyu eğlenceye vurdu. " Ben de çok sevindim biricik kuzenimle ortak çalışacağız diye."

Hazal'ın ona göz dönderdiği sırada kantinden içeriye giren çocuğa seslendi Çınar. "Mert, gelsene buraya."

Bu çocuğu biliyordum. Sürekli Çınar ile beraber takılırlardı. Aynı zamanda o gün kantinde bana bilekliği uzatan çocuktu bu. Pek fazla konuşmuşluğum yoktu. Hatta isminin Mert olduğunu bile yeni fark ediyordum.

Çınar'ın seslenişiyle beraber yanımıza yaklaştı tereddütle. Kısa bir selam verdi ama oturmadı.

"Kanka grup arkadaşlarımızla oturuyordum ben de. Zaten tanıyorsun. Canım (!) kuzenim Hazal, Tunç ve... Miray."

Çınar bizi tek tek tanıtırken sıra bana gelince bakışları değişmişti. Her zaman böyleydi. Nedense bana karşı tuhaf bir izlenimi vardı, tuhaf bakıyordu. Sanki bir şey söylemek istiyor ama cesaret edemiyor gibiydi. Her ne kadar rahatsız olsam da bunu dile getirmemiştim.

Bu arada sessizliğini koruyan Mert de konuştu. "Tanıyorum zaten Çınar. Aynı okuldayız ya." dedi. Alttan alttan gülerek saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Otursana Mert." diyen Tunç oldu.

Bunun üzerine Mert de oturunca konuşmaya daldılar. "...Ben diyorum ki, bir gün herkes için uygun bir yerde toplanıp yapalım projeyi. Sizce?" diyen Hazal'ı Tunç cevapladı.

"Aynen. Ama önden bir hazırlık yapsın herkes. Konu dağılımı yaparız herkesin yeteneğine göre."

"Bana uyar." dedi Çınar. Biz de onayladıktan sonra proje konusunu geçip sohbete devam ettik.

"Hazal, hiç bize uğramıyorsun kuzen. Teyzemler gelirken bile gelmiyorsun. Alınıyorum ama." diyen Çınar'a cevaben :

"Alınman umrumda mı bir baksana bana?" dedi Hazal da.

Ve bir 'oooo' sesi. Tabi ki Tunç'a aitti.
Ergen ya!

"En son eniştem telefonundaki mesajlarını yemek başında okuduğu için utandığından gelmiyorsun biliyorum ama takma bu kadar."

Bu Çınar kaşınıyor tek kelimeyle.

"Kessene be sesini. Ne varmış mesajda? Babamınkisi de iş zaten. Arkadaşlarımla olan konuşmalarımı neden herkesin içinde söyler ki?" dedi sinirle Hazal.

"Evet ayrıca biz Hazal'la Kemal amcayı eleştiriyorduk. O da her şeyi merak ediyor." diyen de Tunç'tu.

Bu konuyu biliyordum. Tunç, Hazal ve benim bir grubumuz vardı ve biz o grupta bir akşam Hazal' ın babasını çekiştiriyorduk. Her şey iyi hoştu ama Hazal mesajları babasının görmesini engelleyemeyene kadar. Aslında çok da kötü bir şey dememiştik. Sadece Hazal; bu ayki harcamalarını boşu yerine kıstığını, neymiş çok alışveriş yaptığı yüzünden bir hafta harçlık götürmeyeceksin deyişini, derslere daha fazla odaklanması için tablet ve bilgisayarına el konulduğunu falan anlatıyordu. Yani biraz sitemkar bir şekilde ama sadece biraz...

Sonra bunları okuyan Kemal amca da herkesin içinde hepsinin geçerli olduğunu tekrar söylemiş falan.

Ben ve Mert hariç üçü de hararetli bir biçimde konuşuyordu. Arada bir benden onay isteyen cümleler kurunca ben de 'evet, hıhı' şeklinde geçiştiriyordum.
Bazen ise Mert ile göz göze geliyordum.
Bir ara elime telefonumu aldım ve bakmadığım bildirimlere bakmaya başladım.

Ortak : Sabah sabah çikolata yemek ha? Güzelmiş :)

Dediği şeyle birlikte gülümsemeye başlayınca diğerlerinin bakışları da bana döndü. Evet, deli gibi görünüyordum. Çaktırmadan telefonu cebime soktum ve onları dinliyormuş gibi yaptım.

Ama aklım ortağın yazdığı şeydeydi. Sabah bana ne yaptığımı sorunca ona çikolata resmini atmıştım, oradan biliyordu. Sonra zil çalınca cevabını görememiştim zaten.
Bizimkileri dinler gibi yapmaya devam ederken fark ettim ki, ben de bu anonimin kim olduğunu cidden merak etmeye başlamıştım. Çünkü onunla konuşmak bana huzur veriyor gibiydi.

-----

Okul çıkışında bahçeye inmiştik. Yanımıza Çınar ve Mert de gelmişti.

"Hadi kuzen gidelim." dedi Çınar Hazal'a.

"Nereye? Beraber hediye bakmaya gidecektik ya annene?" dedim Hazal'a dönüp.

"Yaa Miray ben unuttum sana söylemeyi. Annem aradı, teyzemlere gideceklermiş beni de çağırdı. Çınar ile beraber gelin dedi. Ben de bu sefer kırmak istemedim ama seni hep unuttum."dedi üzgün bir şekilde.

Gülümsedim ve konuşmaya başladım."Tamam sorun yok. Zaten yarın akşam değil mi doğum günü? Yarın sabah bakarız."dedim.

" Tamam o zaman. Görüşürüz. "dedi ve yanımızdan ayrıldılar. Tunç da o sırada bana döndü hüzünle.

" Söyle."dedim gülümseyerek.

" Ya ben de seni eksem sorun olur mu? Çocuklar basketbol için anlaşmışlar. Gitmezsem on yıl trip atarlar kız gibi. "dedi. Kızmak istesem de kızamıyordum zaten.

" Tamam sorun yok, sen de git. Trip atmasınlar sevgililerin sana şimdi." dedim alayla.

Yanağımı sıkıp el salladı ve o da uzaklaştı. Ben de kendi evime doğru yol aldım.

Kulaklığımı takıp caddede ilerlerken gördüğüm kişi dikkatimi çekti. Mert'ti bu.
Bir süre benimle aynı yolda ilerleyince onu farkettiğimi belirtircesine kulaklığımı çıkarıp yanına yaklaştım. "Tekrar selam." dedim.

Gülümseyerek cevapladı. "Selam, tekrar."

"Çınarlarla beraber gideceksin sanmıştım." dedim anlamaya çalışarak.

"Yok ben eve gidiyorum." deyince tekrar sormaya başladım.

"Nasıl? Evin nerede ki?"

"Gül sokakta." dedi. Ve benim şaşkınlık seviyem nirvana!

"Nasıl ya? Bizim ev de orada. Ama seninle hiç karşılaşmadık."

"Doğrudur. Çünkü daha yeni taşındık." dedi gülümseyerek. Yanağındaki gamzeler onu sempatik kılıyor sanıyorsa, yanılmıyordu. Cidden tatlı bir hava katıyordu gamzeleri yüzüne.

Kendimi toparlayıp konuştum. "Anladım. O zaman hoşgeldiniz." dedim. Yine gülümseyerek : "O zaman hoşbulduk." dedi.

Evlerimizin olduğu sokağa kadar beraber yürüdük. Arada bir kısa kısa konuşmalar yapıyorduk. Tunç ve Hazal 'ın da burada oturduğunu falan söylemiştim ona. Yol ayrımına gelince :

"Ben şu yoldan devam edeceğim. Beş dakikaya falan da evde oluyorum zaten." dedi.

"Tamam ben de bu taraftan sola dönünce evde oluyorum." dedim. Tekrar güldü.

"Görüşürüz o zaman Miray Su." dedi. İkinci adımı bilmesi hoşuma gitmişti nedense.
Ben de ona cevaben :

"Görüşürüz Mert." dedim. Sonra düzeltmek istercesine hafif bir tebessümle ekledi:

"Asaf... Mert Asaf." dedi. Ben de gülümsedim ve son kez konuştum.

"Tamam, görüşürüz Mert Asaf."

----------

Bir dahaki bölüm instagram paylaşımları olacak!!! 🙏

Hoşça kalın🌹

Ay Işığında Buluşalım|TextingWhere stories live. Discover now