~30

95 18 41
                                    


<>

Bölüm şarkısı : Hirai Zerdüş/ Masal
                           Hirai Zerdüş/Papatya
Dinleyerek okuyabilirsiniz.
Bölümün içerisinde koyu renkle yazdığım yer, şarkıda geçiyor...
İyi okumalar♡

<>

"Hayır... Hayır... Hayır!"

Nefes nefese uyandığım kabustan sonra, şimdi de vücudumun zangır zangır titreyişi başlamıştı.
Yine kabus, yine yangın...
Aslında yangın olarak adlandırdığım şeydi hayatım...

Elimi önce ritmi bozulan kalbime, sonra da yanımdaki komodinin üzerindeki sürahiye götürdüm. Aynı esnada, iki yanağımdan süzülen yaşlar da bana eşlik ediyordu.

Bazen hayatınızda, ne olursa olsun, ne kadar süre geçerse geçsin aşamadığınız şeyler vardır. Bazen de aştığınız halde kurtulamadıklarınız.

Ben bir yangınla değil, doğumumla aşamayacağım engellere sahip olan kızdım. En güzel, en özel ve en temel şeye sahip değildim mesela. Anne ve babaya...
İlk yenilgim o olmuştu.
Aştım zannettiğim, ama aslında sadece ruhuma hapsettiğim ilk yenilgim.
Sonrakisi yangındı. Aşmaya çaba gösterdiğim ama beceremediğim...

Sırtımı dikleştirip yatakta oturur pozisyona geçtim. Düşüncelerim sıralandı zihnimde.
Her şey iyi gidiyordu, Umut yaşıyordu, herkes mutluydu, sonra Mert yanımdaydı...
Peki ya benim yangınım hala neden sönmüyordu?

Düşünmekten yorulan kalbime yenik düşerek elime telefonu alıp onu aradım.

Saat 01.16 ' yı gösteriyordu. Çoktan uyumuş olmalıydı. Ama on saniye geçmeden cevapladı.

"Miray?" Sesi fazla uykulu değildi.

"Mert... Ben... Ne yapacağımı bilemedim, kabus görünce... Seni aramak geldi bir an içimden. Uykunu böldüm, özür dilerim."

Konuşma yetisini kaybetmiş birisi gibiydim, evet. Cümle kuramıyordum.

"İyi misin, kabus mu gördün?" diye sordu.

Beni görmediğini bildiğim halde başımı sallayıp aynı esnada da konuştum." Hı hı, yangın... Nefes alamıyordum, çok, çok kötüydü. "

"Nasıl yapalım, nasıl sakinleşebilirsin ki?" diye sordu. Sonra devam etti.

"Şöyle yapalım, ben sana bir hikaye anlatayım, hem sen de sakinleşmiş olursun böylelikle, olur mu?"

Tekrar kafamı salladım. Sonra tekrar görmediğini anımsayıp: "Olur." dedim.

Hayatımın eksik noktalarını belki bilerek, belki de tesadüf eseri bulup kapatıyordu.

Anne ve baban; sen uyu diye kitap okurdu, hikaye anlatırdı, masalların içine seni de katardı.

Masal? Neydi masal? Çocukların her gece yatarken anne veya babaları tarafından onlara söylenen, apayrı bir dünyayı gözler önüne seren bir türdü sanırım.
Annen okşardı mesela saçlarını, baban olurdu o masalın beyaz atlısı... Her çocuğun bir masalı, bir kahramanı vardı.

Peki benim masalım neydi, daha doğrusu bir masalım veya kahramanım var mıydı?

Anlatmaya başladı, telefonu kulağıma sabitleyip başımı yatağın başlığına yasladım. Dizlerimi karnıma doğru çekip sesine hapsettim ruhumu.

"Çok eskiden, uzak diyarların birinde, gösterişli bir şatoda bir peri kızı yaşarmış. İsmi Peri olan bu kıza, herkes 'peri kızı' diye seslenirmiş. Fakat Peri Kızı 'nın büyük bir derdi varmış. Küçük yaşta annesini kaybetmesinin üzerine bir daha hiç dışarıya çıkamamış. Yılları, şatonun içinde kendine oluşturduğu o dünyasında geçmiş. Ders vermek için şatoya gelen hocaları, etrafında onun için dönen şato insanları, tekrar dışarıya çıkabilmesi için uğraşan doktorları, babası... Hiçbirisi onun derdine derman olamamış, ve o da kendini alıştırdığı bu dünyasında yok olup gideceğinin düşüncesini kafasından atamamış.
Aslında yalnız değilmiş, etrafı binlerce insanla, kitaplarındaki karakterleriyle doluymuş ama o kalbindeki hissi hiçbir zaman atamamış.
En sevdiği şey ise, gününü pencere kenarında dışarıyı seyrederek geçirmekmiş. İmrenirmiş bazen gördüklerine, kızarmış kendine bu güzelliklerden mahrum kalıyor diye.
Ancak Peri Kızı, gündüzleri gözünü kırpmadan seyrettiği dışarıyı, gök gürültülü gecelerde hiç seyredemezmiş. Gök gürültüsünden o kadar çok korkarmış ki, bir çocuk gibi pencerenin önüne gelmeye bile cesaret edemez, yorganın altına gizlenirmiş. Fakat bu durumu kimseye de söylememiş.
Yine bir akşam, gök yerinden sökülecekmişçesine gürlerken, Peri Kızı da ne yapacağını bilememiş. Kara kara düşünmeye başlarken, pencerenin önünde gördüğü şey ilgisini çekmiş. Kar beyazı bir güvercin...
Peri Kızı, yavaş adımlarla pencerenin önüne doğru ilerlemeye başlamış. Aynı esnada, şimşek sesleri de kulağına geliyor, ürküyor ama güvercine yaklaşmaya devam ediyormuş. Pencerenin önüne geldiğinde, kafesteki güvercini daha yakın görebilmek için pencereyi açmış ve aşağılara bakmış fakat kimseyi görememiş. Sonra güvercine dönüp, titreyen kanatlarını sevmeye çalışmış. Tam kafesin kapağını açıp çıkaracakmış ki, güvercin birden elinden fırlayıp kaybolmuş.
Sonraki günler, her gök gürültüsü olduğu zamanlar, penceresinin önüne bir güvercin gelir, kendini sevdirir sonra da kaybolur gidermiş.
Peri Kızı, artık o kadar çok merak etmeye başlamış ki güvercinin sırrını...
Sonraki zamanlarda, güvercin sadece gök gürlediği geceler değil, her gece gelmeye başlamış. Peri Kızı ona alıştığının, onu bir umut olarak gördüğünün, bir arkadaş olarak hissettiğinin farkına varmış. Ama aslında onu gönderenin; kendisini gizliden gizliye seven, her gece onu görebilmek için penceresinin önüne kadar gelip güvercini oraya bırakanın bir şövalye olduğunu bilmemiş.
Şövalye, Peri Kızı'nı her gece penceresinin önünde otururken izliyormuş fakat, sadece gök gürültülü geceler göremediği için böyle bir yola başvurmuş. Sonra, Peri Kızı' nın güvercini bu kadar sevmesi, onun için her akşam bunu yapma sebebi olmuş.
O bunu yaparken, kalbine sığdıramadığı aşkından da, güvercini gönderenin o olduğundan da Peri Kızı' nın hiç haberi olmamış.
Ancak, o günden sonra Peri Kızı bir daha hiç gök gürültüsünden korkmamış, aksine güvercinin gelmesini beklemiş.
Fakat bir gün, o kadar beklemesine rağmen güvercin gelmemiş. Peri Kızı çok üzülmüş ve yatağına geçip hüzünlenmeye başlamış. Uzun bir aradan sonra tekrar korkmaya başlamış. Her şeyin bir rüya olduğu ihtimali aklına geldikçe daha da kederlenmiş. Sonra bir ses duyulmuş; cama dönmüş ve taş atıldığını görmüş, " dediği esnada başımı pencereden gelen sese yönlendirdim. Kendi kendime kuruntu yaptığımı düşünüp tekrar söylediklerine odaklandım.

Ay Işığında Buluşalım|TextingWhere stories live. Discover now