Bebeklerim🤍
Mükellef bir bölümle geldim. Rekor yorum bekliyorum ve uzatmadan sizi bölüme uğurluyorum^^
EPİSODE 11
Kaosa susamışken tenimizle öpüştük Islak ıslak,
Hoyratça dilimde gezdirirken seni, tenin ak.
Cehennemi üstünde taşıyan...
Böylesi alevden yakan böylesi perişan.
Buzdan mızrakların göğsüme acımasızca battığını hissettim.
O mızrakların göğsümden geçip kalbimi deldiğini, sırtımdan çıktığını...
Göğsümden vuruldum ama yükü sırtıma bindi. Göğsümden vuruldum ama sırtımdan çökertildim.
Ellerim bumbuz olmuş şekilde kedinin boynuna kurdele ile bağlanmış rulo şeklindeki mektuba bakarken kaç kez yenik düştüğümü hissettiğimi bilemiyordum.
Her seferinde ağırlığı omurgamı kırarken nasıl bu kadar yıkılmadım imajı çiziyordum onu bile anlayamıyordum.
Ben kediye bomboş gözlerle bakarken Çakır cehennemi yerin dibinden çalacak gibi devasa bedenini eğerek dizlerini kırdı ve kedinin boynundaki kurdeleyi çözüp mektubu eline aldı.
Şişkin, belirgin damarları olan eli mektubu tuttuğu sırada kafasını kaldırdı ve o an gözleri büyük yıkımlara gebe olup baktı yüzüme.
Gözünün bebeğine oturan kanda dehşetin varlığını gördüm, öfkenin kanlı ellerini sıktığını ve avuçlarında ölümün nefesini boğduğunu...
Gözleri alev alev yanarken mektubu hızla açtı ve tanıdık el yazısı açığa çıktı.
Herkes ölüm uykusuna yatarken. Sen benden ölümü dilenirken, Ferimah... Sen benden ölümü dilenirken.
Ünal.
Dişlerini öyle bir sıktı ki çenesi bıçak kadar keskinleşti. Acı dili and etmiş kelimeleri dizdi gecenin koynuna. "Cellat ben, ölümün köpeği senken mi?" Gözlerini yumdu ama bu sabır diler gibi bir hareketti. Dizlerinin üzerinden kalktığında bir kez daha gözünü yumarak sıktı kendini ve yumruğunun içine saplanan mektubu.
"Ananın amına koyduğumun orospusu!"
Boğazı yırtılırcasına ıssız sokakta bağırdığında olduğum yerde irkilerek geriye sendeledim.
"Seni kendi ellerimle öldürmezsen piç olayım! Dirini ayrı ölünü ayrı sikeceğim!" Şah damarı o kadar kabarmıştı ki, dudaklarından döktüğü her kelimede patlayacak gibi oluyordu ve beni korkutarak olduğum yere sindiriyordu. Mektup avcu arasında buruş buruş olurken bir o yana bir bu yana gidiyordu. "Duydun mu lan beni? Kanını siktiğim, duydun mu?"
"Çakır!"
Kıraathanedekiler bir anda koşarak caddeye döküldüğünde ilk öne atılan dayım oldu. Derinden çatılan kaşları ve endişeli yüz ifadesiyle Çakır'ın kolunu tutmuştu ki Çakır birden kolunu çekerek havalandırdı ve buna engel oldu. "Dokunma lan bana!"
"Çıldırdın mı sen? Ne oluyor böyle?"
Dayım bir Çakır'a bir bana bakarken Feza yanıma gelip yüzüme yapışan saçımı geriye ittirdi.
"Çıldırdım amına koyayım! Çıldırdım, var mı?"
Çakır kendini kaybetmiş gibi caddeyi inletiyordu. Öyle ki evlerin camlarına dökülen insanlar buna şahitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEHARİR
General FictionDağda pençezen... Bayırda gelinciği postalı altında ezen. Herkese vahşi atmaca, bana garib bir hazen. Yüzbaşı Çakır Biryan Alaca & Ferimah Karabağ