EPİSODE 26

34.9K 1.6K 1.1K
                                    

BEYLER ve BEYBİLER!

Biz geldik!

Lafı çok uzatmayacağım. Oy ve yorumlarda lütfen kendinizi belli etmeyi unutmayın. Keyifli okumalar dilerim ballarım :)))))

EPİSODE 26

Soğuk su ve sigara...

Belki dedim, sevgilim.

Belki iyi gelir yarama.

Bir insanın sırtını vurmak, onu alt etmek için verilmiş en iyi karardır.

Sebep acı ama basittir.

Göğsünü siper etmiş birinin sırtı her daim savunmasız kalırdı.

Çakır'ın, her daim vurulduğu sırtına tutunan ellerim yaralarının üzerinden geçtikçe teni geriliyor, açılmış deliklere tuz basıyormuşum gibi irkiliyordu. Terden sırılsıklamdı, kış ayını ocak gibi yakacak teni alev alevdi ama o alev en çok gözlerini mesken tutmuştu.

Sevgilim...

Dudaklarından döktüğü kelime onu kanattı belki ama beni sakat bıraktı. Bombardıman altında kalan şehrin ortasında başkaldıran iki karşıttık. O devrimse, ben o devrimin enkazı altında kalan.

Dudaklarını boynumdan çekip yaşlı gözlerle gözlerime tutunduğunda içini ateşe verdiği orman yeşili gözleri beni tutuşturmaya başladı. Onu belki de ilk kez böyle çaresiz, savunmasız görüyordum. Aldığı tüm gardını yere indirmiş, diz çökmüştü. Tam şu an, içinde bulunduğumuz zamana yenilip her şeyi kabullenecek gibi bakıyordu.

Ölüm dokunsa, ölüme kanardı.

Ben dokundum, bana kanasın diye.

Sadece bana kansın ve kanasın...

Bir elim ensesine giderken diğer elimle terden alnına yapışmış saçları geriye doğru yatırarak alnına dudaklarımı bastırdım. Göğsü şişti, belime dolanan kolları daha da sıkılaştığında alnında duran dudaklarımda acılı bir tebessüm belirdi. Onu öpmeye doyamayarak parmak uçlarımla gözlerini okşadım ve gözkapaklarından öptüm.

"Bu günahsa," diye fısıldadım sessizce. "Kabulüm, vebali ikimizin boynuna." Yanağından şakağına doğru isli yollar çizen kanla karışmış terini avuç içimle silerken dudaklarını aralayarak, "Öldürüyorsun beni," dedi, bu bir itiraftan farksızdı. "Ölüyorum sana. O güzel boynunu bana eğdiğin her an ölüyorum ben Ferimah. Yeter vurma daha fazla, yeter. Vuruldum sana kabul, ama vurma artık."

"Çakır..."

"Öyle içli içli Çakır deme. İçini götüren Çakır'ın götünü sikeyim ki deme."

Bir yangın, cehennem olmaması için sebep yoktu; yanmak için bir cehennem varsa o cehennemden kaçmak için bir yol bulunmadığı gibi. Ondan gelecek her şeye razı benliğim, yakmasına da göz yumdu. 

Kollarımı boynuna dolayıp kafasını göğsüme bastırdıktan sonra elimi havaya kaldırarak suyun tepemizden aşağı akmasını sağladım. Başta buz gibi gelen suyla Çakır'ın kucağında ben irkildim ama o göğsümde nefeslenmekten başka bir şey yapmadı. Su daha sonra sıcak sıcak aktığında burnumu çekerek saçlarımı geriye yatırdım ve Çakır'ın yüzünü kavrayıp kafasını kaldırmasına neden oldum.

Su bizi sırılsıklam yaparken ileriye doğru kolumu uzatıp şampuanı aldım ve avcuma döktüm. Çakır ne yapmaya çalıştığımı algılayamıyormuş gibi kaşlarını derinden çattığı vakit avcuma döktüğüm şampuanı ıslanmış saçlarına sürtüp yumuşakça karıştırmaya başladım. Çakır irkilerek geri çekilecek gibi olduğunda ellerimi ensesine bastırıp daha çok kendime çektim.

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin