EPİSODE 33

11.3K 819 241
                                    

Süprizzzzzz!!!!

Yıllar sonra burada....

Sevgili okurum, aylar belki yıllar sonra burada... Deharir satırlarında buluşmak üzere hoşgeldin!

Keyifli okumalar :)

EPİSODE 33

Şifasını dudaklarımda sezen,

Yeşil cennetinde zehrolmuş bir ten.

Göğsüme hınca hınç vuran kalpteken.

Mahfuzen...

Herkese vahşi atmaca, bana garib bir hazen.

Herkes kahpe kurşun semada, o abad olmuş sürgünde mahzen.

Ölüm bir rüzgâr olsa ilk cinayetini işlemek için esmeyi beklemezdi.

O soğukluğun bağrında çırılçıplak yattığımı hissediyordum. Etimden kemiğime sızan, etimi kemiğimden ayıran o soğuk bir hançer kadar keskindi. Öyle keskindi ki beni vuran oydu fakat kanattığı, bedenimi delip bütün olduğum bedendi. O beden için ödediğim tüm bedeller gözlerimin önünde heba edilmiş nefeslerimin hakkına girdi bir bir.

Bir rüzgâr esti, üç kurşun rüzgârı delip tende bir bir sekti. Bir silah ardı ardına tam üç kez namluya sürülüp ateş aldı ve göğsüm tıpkı bir dal gibi kırılıp içe büküldü.

Siz ölümün nefesini hiç ensenizde hissettiniz mi?

Ölüm, benim göğsümde nefeslendi.

Ben ölümün kendisini göğsüme bastırdım.

Çakır Biryan Alaca.

Göğsümün tam ortasına bastırmış olduğu avcu, parmaklarını içine gömüp yumruk halini aldı. Orayı, kendi bağrına taş basar gibi baskıladı. Bu zamana kadar nefessiz kaldığı zamanın içine şiddetle savruldu ve ilk kez korkmuş bir adam gibi boynuma bastırmış olduğu dudaklarının arasından küçük bir nefes arakladı.

Karların içinde, içimde koca bir ateşle tutuştuğumu hissettim. Parmaklarım ensesine gömülürken ormanın içinde yankısı hâlâ süren o silahın sesi sadece benim değil, hepimizin içindeki korkunun pimini çekmiş gibi dondurdu.

Çakır'ın henüz biraz önceye kadar ateş kadar yakıcı olan kolları buz kesildi. Ciğerlerine dolan nefes sanki gözyaşını dökerken boğazına tutuşan hıçkırığı kusan küçük bir çocuğun sessiz feryadına benziyordu. O silahın yankısı hepimize duyuldu fakat sadece ikimiz arasında devinip durdu.

Bir kış gecesi, karlar arasında yangın yerine dönen gözlerini kapayan kirpikleri usulca aralanırken Çakır'ın kolları cansız bir manken gibi benden koparak boşluğa savruldu. Öyle bir savruldu ki geriye doğru attığı adım aramıza boy boy dağlar dizdi.

Önüne düşmüş olan kafasını yıkılmış bir adamdan geriye ne varsa son hamlelerini oynayarak dikleştiğinde kızıl bir pınarı andıran alacalı yeşil gözleri, üstüme soyundu. Bakışları... Öylesine çıplak, öylesine berraktı ki harelerine oturan hislerin ağırlığı altında kaldım.

O hisler bir çağ yangını olup çiğ gibi üstümüze yağmaya başladığında zehirli sarmaşıkların ortaya çıkmaya başladığı yeşil gözleri ölümün pusuya yattığı sakinlikle karın beyazını kızıla kanıyla boyayan Gölge'nin karların üzerine düşen bedenine kaydı.

O ana kadar Biryan'dı, o andan sonra gözüne oturan kanla Çakır'a dönüştü.

"Yok," döküldü dudaklarından bir kabulleniş dudaklarında en sert inkârlara büründüğünde. "Yok, olmaz." Kaşlarının arasını yaran o kabullenemeyiş gözlerini kapatır gibi oldu ama sinirle açıp kafasını belli belirsiz sağa ve sola salladı. "Yok lan, olmaz." Sağ eli, Gölge'ye doğru havalandı fakat eli öyle bir titriyordu ki havada tutmaya gücü mü yetmedi yoksa o titreyen ellerini saklamak mı istedi bilemiyordum, parmaklarını içe büküp yumruk yaparak aşağı indirdi. "Dede..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 30, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin