EPİSODE 8

39.1K 1.8K 920
                                    

Beyler ve Beybiler

Hepinize selam!!

Umarım severek okuyacağınız bir bölüm olur. Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayınız^^

EPİSODE 8

Zamanın parçaları saatin ibresine yem olduğu vakit, gözlerimin perdesine sahipsiz gölgeler devrildi.

Geçmişin sırları, mezar kazılı göğsünde kefen diye ölülerin matemine serildi.

Ve dedi ki: Geçmişinden kaçamazsın, eline kir bulaşmadan kahraman olamazsın. Olamadığın adamla ölemediğin zamanın şiddetine bir başkasını savuramazsın.

Gölgenin üzerine devrilen gölgelerin ıssız melodisi aydınlığın ağına düştü.

Gölgeler katledildi, gölgeler kahır yedi ama gölgeler birbirinin üzerinde olmadan birlik olmaktan geri çekilemedi.

Amfinin alacalı ışıkları tepemizden aşağı döküldüğünde bir asırdır tuttuğumu sandığım nefesimi dudaklarımın arasından hızla savurduğumda Çakır'ı üzerimden ittirdim ve karşımızda önlüğü ile bize bakan hoca ile dumura uğradım.

Neredeyse tüm koltukları dolu olan amfide ise öğrenciler şaşkınlıkla bana ve Çakır'a bakıyordu.

Bir an bittiğimin resmi diyerek gözlerimi yumacakken bundan vazgeçtim. Çünkü bize dik dik bakan hocaya aynı şekilde karşılık veren Çakır'ı görmek bana asıl dehşetin şimdi yaşanacağını fısıldıyordu.

"Bu da ne böyle?" dedi hoca kafasını hafifçe sola yatırarak. Doğuştan kavisi olan kaşları derinden çatıldı. "Dersimi böyle terbiyesizce bölemezsiniz."

Kırklı yaşlarındaydı, önlüğünün önünde Prof. Dr. Barbaros Avşar yazıyordu. Mavi gözleri baştan aşağı Çakır'ı süzerken yüzü oldukça gergindi.

"Bu kılık ve bu tavırla dersime katılabileceğini mi sanıyorsun delikanlı?"

Çakır karşısında bir Profesör olduğunu umursamadan ellerini beline yerleştirdi. Şişkin pazıları gerilirken alayla güldü.

"Dersinize katılmak istediğimi kim söyledi sorması ayıp?"

Profesör bir an durdu. Bakımlı elindeki dolma kalemin kapağını açıp kapatırken, "Öğrenci kartını görebilir miyim?" dedi yavaş ama vurguyla. Bir eli beyaz önlüğünün cebine girdi. "Hemen."

Bu Çakır'ı daha da güldürdü. "Öğrenci olduğumu da nereden çıkardınız..." Biraz eğilip önlüğündeki isme baktı. "Profesör Barbaros?"

Profesör, Çakır'ın özgüvenli ve alaycı tavrına bir an afallasa da dudaklarında tıpkı Çakır kadar alaycı bir kıvrım belirdi. Ama çatık kaşları asla düzelmedi. Mavi gözleri Çakır'ı baştan aşağı süzerken boynundaki künyeye takıldı ve göz kırptı. "Mesleğin.." diyecekti ki Çakır umursamazca omuz silkti.

"Avcılık toplayıcılık."

Öğrencilerden gülmeyle karışık nidalar yükselmeler başladığında ben içine düştüğüm durumun utancından ağzımı bile açamıyordum.

Profesör Barbaros Avşar'ın çenesi keskinleşti. "Ders işliyorum ve sen," dedi bastırarak ve kısıkça devam etti. "...bunu bölüyorsun, asker."

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin