=10=

56 8 102
                                    

Taeyang ise onun aksine olabilecek şeyleri düşünüyordu, aslına bakarlarsa yakın dövüşte o kadar da iyi değildi. Sadece gûl halinin verdiği aşırı bir güç sayesinde rakiplerini çok kolay yere serebiliyordu.

Aslında kafede yakın dövüşte en iyi olan kişi düşünülebilecek son kişiydi. Evet, dawonun ta kendisiydi. Ukaku tip kaguneye sahip olduğu için kagunesinin kapanma ihtimali her zaman aklında olurdu hyungunun. Bu yüzden zuhodan bin kat daha iyi dövüşebiliyordu yakındayken. Gerçi bu özelliğini geliştirebilmek için üç yıl aralıksız çalışmıştı büyük olan. Kurumuş köprünün altında sürekli çalışıyordu hala...

Bunlar bir yana, taeyang da bir şeyler yapabiliyordu. Ama genelde hep savunma oynardı, tabi ayrıcalıklar da yok değildi. çok sinirlenmediği ya da direk işini bitirmek istemediği sürece sakin kalmaya çalışırdı.

Hwiyoung omuz silkip "Bunu yapmayı gerçekten istiyorsan, tamam. Belli bir türün var mı yoksa serbest mi?" dedi ve hazır pozisyon aldı Taeyang'ın karşısında. Taeyang da kendi pozisyonunu alırken "Ben şimdiye kadar hep serbest öğrendim." dedi onun sorusuna.

"başlayalım o zaman." dedi hwiyoung gözlerini kısıp sırıtırken, Taeyang onun hızlı değişiminden oldukça memnundu. Hwiyoung bir yumruk savurdu ilk hamle olarak, Taeyang ise bunu çok kolay bloke ederek hwiyoung'un arkasına geçti ve ona hafif bir şekilde vurarak dengesini biraz kaybetmesine yol açtı.

Hwiyoung arkasına dönüp şaşkınlıkla ona baktı, belliydi zorlu bir rakip ile karşılaştığı. Tekrar pozisyon aldığında bu sefer biraz daha sert oynamaya karar verdi, karşısında ki ise tam aksine ona karşı biraz daha yavaş olmaya karar verdi. Beklediklerinden daha uzun sürecekti bu ısınma turu.

Taeyang'ın olduğundan daha hafif, Hwiyoung'un ise normalde olduğu gibi dövüşmesi maçın çok fazla uzamasına sebep olmuştu. Hatta tenefüs olmuş ve Han seoung ho ile bayan choi onları izliyorlardı. Taeyang da bıkmıştı bu durumdan aslında, ama orantısız güç kullanıp ona zarar vermekten korkuyordu.

Antrenman yaparken bir çok kez Zuho, Dawon veya Chani'nin bir yerlerini kırmıştı, ama onların yenilenme hızı bir insana göre daha hızlı olduğu için normalin dörtte biri zamanda iyileşebiliyorlardı. Tabi Hwiyoung için bunun geçerli olmadığını çok iyi biliyordu mavi saçlı olan. Bu yüzden bitirmek için girişmemişti henüz.

Hwiyoung en sonunda bundan bıkıp taeyang'a doğru atağa geçip kollarını arkasında kilitledi ve diğer kolunu boynundan geçirip kendine çekti onu, bir gözü ise onları kenardan izleyen öğretmenlerindeydi. Kulağına eğilip "Pes ediyor musun?" diye sordu fısıltı ile.

Taeyang ise Hwiyoung onu geriye çektiği için ve sırtı onun göğsüne yaslı için panik olmuştu, çok tehlikeli bir pozisyondu bu onun için. Rc hücrelerinde hissettiği hareketlilik ile pes etmek ya da onu tek hamlede yere sermek arasında bir seçim yapması gerektiğini net bir şekilde anlamıştı.

Derisinde hissettiği yırtılma ile bir an onu kendinden koruma isteği ile kollarını hwiyoung'un elinden kurtarıp boynundaki kolunu tutup onu kendi önünde doğru savurdu ve son bir yumruk ile hwiyoung'u nakavt etti. O kadar panik olmuştu ki kagunesi açılacağı için, bütün bunları gûl seviyesinde güç kullanarak yaptığından habersizdi.

Bayan Choi ve Han seong ho onları ağızları açık izlerlerken Taeyang'ın aslında hiçbir zaman gerçekten dövüşmediğini fark etmişlerdi, Han seong ho bu dövüşte görmüştü bile onu takıma alması için yeterli olan sebebi. Daha fazlasını görmeme gerek yok diyerek bayan choi ile beraber çıktılar salondan, ders saatinde yeniden izleyeceklerdi zaten.

Taeyang yavaş bir şekilde yere oturup kafasını dizleri arasına gömüp ellerini de boynuna koymuştu. Aslında başından beri küçük olanı 1 dakikadan daha kısa bir süre içinde yere yapıştıracak güce ve yeteneğe sahipti, ama maçın başından beri bunu kullanmamıştı. E haliyle bir anda kendini gösterince gören herkes şaşırmıştı. Buna kendi de dahildi. Olayın nasıl olduğunu bile anlayamamıştı o da, sanki vücudu refleks olarak bu tepkiyi vermişti.

yìwài ^hwitae/Rochan^Where stories live. Discover now