=16=

64 5 252
                                    

Dediğim gibi 3 tane 16. bölüm olacaktı, hatırlatma için. Bu bölümde yaşananlar bir önce ki ve sonra ki ile aynı zamanda oluyor. Bu arada ilk defa taeyang bakış açısından yazıcam haydin bakalım neler olacak...

Taeyang'ın bakış açısı...

Neden bu kadar kırıldığıma anlam bile veremeden hızla yürümeye devam ettim, hwiyoung'un beni takip edip yakalamaya çalıştığını da duyabiliyordum ama gözümde istemsiz biriken siyah irinleri görmemesi gerekiyordu. Onları hiç kimsenin görmemesi gerekiyordu, en azından burada ki hiç kimsenin.

Sorularıma cevap ararken onun adım seslerinin ne zaman kesildiğini fark etmemiştim bile, bahçenin kapısına vardığımda geriye hiç bakmadan sokakta yürümeye devam ettim. Bir yandan da çantamdan peçete çıkarmaya çalışıyordum, normalde göz yaşlarım siyah irin olarak gelmezdi ama derste biraz adrenalin salgıladığım için böyle olmuştu büyük ihtimalle. Onu da görüşümü engelleyen siyah tabaka sayesinde anlamıştım zaten.

Peçete ile gözlerimi silerken aynı zamanda neden benim hakkımda öyle şeyler düşündüğünü anlamaya çalışıyordum, ve bu daha çok gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. Tanımadığı biri hakkında neden böyle yorumlar yapmıştı ki? Doğru aslında sınav sonucum son derece şüpheliydi ama psikopat olduğum konusunda değil, gûl olduğum konusunda olmalıydı.

İçimde ki anlam veremediğim burukluk daha da büyüyordu, nedenini bilmediğim için geçiremiyordum da. Tek istediğim bir an önce eve gidip kendimi yatağa atmaktı, genelde sorunlarını böyle çözen biriydim. İçime atmak gibi bir huyum vardı maalesef...

Kafe'ye girdiğim anda kimsenin bir şey demesine izin vermeden direk kapıdan geçip chani ile kaldığımız daireye doğru yol aldım, kafe'ye girdiğim andan itibaren chani de peşime takılmıştı. Benim için endişeleniyordu doğal olarak, bunu istemesem de o benim kardeşimdi, bu yüzden yapabilecek bir şeyim yoktu.

Kaldığımız odaya girip çantamı kenara attım ve yatağa yüzüstü uzandım, gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Doğruyu söylemek gerekirse onunla çok iyi anlaşmıştım ve onu çok sevmiştim, yani kişiliğini, bu yüzden güvenimi kolay kazanmıştı, büyük ihtimalle bu yüzdendi bu kırgınlığım.

Kapının açılma sesini duyunca gelenin chani olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu, yatağın başına çöktüğünü duydum kısa bir süre sonra. "Hyung... İyi misin?" diye sordu, ben ise inanmayacağını bilerek yine de "iyiyim." dedim yastığa gömdüğüm kafam yüzünden boğuk çıkan sesimle.

Ellerini kollarımın kenarına koyup beni kaldırmak için sarstı biraz, bir yandan da "hadi kalk da anlat ne olduğunu." diyordu. Arada bir olduğu gibi onun bana tavsiye verme zamanı gelmişti yine, sözüne uyarak kalktım ve yatağa oturup sırtımı duvara yasladım. Uzattığı mendili alıp yüzümü silerken arada bir de burnumu çekiyordum.

Beklenti dolu bakışlarıyla bana bakarken ben olayı baştan sona anlamaya başladım.

Bitirdiğimde "neden bu kadar kötü hissettiğimi bile anlayamıyorum bile chani." dedi kafamı arkamda ki duvara yaslarken. Chani'nin gülümsemesi kafamı karıştırmıştı "niye gülüyorsun?" diye sordum, yüzündeki  gülümsemeyi hiç düşürmeden "onun düşüncelerine değer veriyorsun hyung, bu yüzden bu kadar üzüldün buna." dedi. 'emin misin?' der gibi bir bakış attım ona, o ise kafasını salladı.

"Ama neden bilmiyorum, aynı zamanda kızgınım da." dedim titreyen sesimle, ister istemez oluyordu yine, gözlerim dolmaya başlamıştı yine. Chani yanıma gelip kollarını etrafıma doladı ve "seni tanımıyormuş bile, bunun için onu suçlamamalısın bence. Ne güzel bir arkadaş edinmişsin işte, küçücük bir hata yüzünden mahvetme bunu." dedi, ama bunlar hiç chani'nin lafları değildi.

yìwài ^hwitae/Rochan^Where stories live. Discover now