=1=

118 9 146
                                    

Kafe her zamanki gibi son derece kalabalıktı ve Chani ile Zuho'da tek başlarına siparişlere yetişemiyorlardı. Zuho içinden Taeyang'a saydırmaya devam ederken bir yandan kahve yapmaya çalışıyor bir yandan da Chaniye sesleniyordu "Chaniiiiiiiiii! Taeyang nerede? burayı böyle götüremeyiz." Chani kirli bardakları lavaboya, Dawon'un önüne bırakırken "bilmiyorum, sabah erkenden çıktı bir daha da görmedim." diye cevap verdi ona.

Sonra tepsiyi alıp geri döndü ama gördüğüyle hemen tezgahın arkasına geri döndü ve ikisinin ortasına geçip "Hyung, güvercinler geldi." dedi. Zuho tezgaha geçip cam kenarı masaya oturan ikiliye baktı bir süre, çok geçmeden omzunda bir el hissetti. İrkilerek başını sağa çevirirken dikkatli bir şekilde ikiliyi izleyen hyunguna baktı, Dawon ona bir bakış attıktan sonra "bunu ben hallederim, siz diğer müşterilerle ilgilenin." dedi ve tezgahın üzerinde ki tepsilerden birini ve iki menü alıp masaya yöneldi.

Menüyü ikilinin önüne bırakırken "Buyrun efendim." diyerek cebinde ki not defterini çıkardı, adam ise "Hayır biz bir şey içmek için gelmedik, burası kim İnseong'un yeri değil mi?" diye bir soru yöneltti Dawon'a. Dawon içinde ki korkuyu saklayarak başını salladı ve "evet, kendisi patronumuz olur." diye yanıtladı ona gözlerini diken adamı, adam memnun bir şekilde gülümseyip "O zaman lütfen bize patronunuzu çağırır mısınız?" diye devam ettirdi cümlesini. Dawonun içinde ki korku gittikçe büyürken hafifçe eğilerek "Tabi efendim." dedi ve tezgahın arkasına yöneldi.

Chani ve Zuho konuşulanları duydukları için endişeli gözlerle ona bakıyorlardı, Dawon ise adamlara fark ettirmemek için "Önünüze dönün." Diye emretti ama aşağıda 'sorun yok' anlamına gelen bir işaret yaptı. İçeri girdiğinde İnseong, Taeyang ile konuşuyordu ama ne konuştuklarını dinleyecek zamanı olmadığına karar verip direk kapıyı tıklattı. İçeriden 'gel' komutu geldiği zaman içeri girip hiç endişesini saklama gereği duymadan "Hyung, güvercinler burada. Ve seninle görüşmek istiyorlar." Dedi.

İnseong ve Taeyang birbirlerine bakıp ayağa kalktılar "Sen de diğerlerine yardıma git Dawon." Dawon kafasını sallayıp dışarı çıktı ve uzun koridorda yürüyüp kafenin içine açılan kapıya geldi ve derin bir nefes alıp kendisine sakin olmasını söyleyerek kafe'ye girip önlüğünü taktı. O arada Zuho yanına gelip "Hyungum da bizim gibi karınca olmaya mı karar verdi?" diye sordu alayla, Dawon ise aynı ses tonuyla "baktım kafe'nin kapanmasına son 1 saat kalmış, dedim kardeşime biraz daha yardım edeyim." Diye onunla dalga geçmeye başladı.

Chani ise tam Dawon'a 'Neden buradalar?' arkalarında ki kapıdan Taeyang ve İnseong'un çıkmasıyla yerine çivilenmişti. Ardından İnseong'un peşinden onunla cam kenarında ki masaya doğru yürümeye başladı. Tezgahın arkasında ki üçlü işlerinde dönmüşlerdi, bir yandan da onları dinliyorlardı.

Taeyang kahve makinesinin başına geçip Zuho'ya lavaboyu işaret etti, Dawon'u ise çoktan göndermişti tepsisinde birkaç kahveyle. Bir anda arı gibi çalışmaya başlamışlardı, zaten o kadar uzun süredir burada çalışıyorlardı ki artık uzman olmuşlardı bu konuda.

İnseong dedektiflerin yanına vardığında "sen gidebilirsin Chani." Diyerek onun gitmesine izin vermişti, ama aslında bu 'git bir sakinleş öyle gel illa geleceksen.' Demekti. Chani oradan uzaklaştıktan sonra dedektifler ayağa kalktı, içlerinden biri İnseong'a bir kağıt uzatarak ve "kendisine ulaşamadık, bütün gün boyunca telefonu kapalıydı. Ona ulaşamamamız durumunda sonucu ulaştırmamız için kağıdında sizin adınız yazıyordu." Dedi.

İnseong ne olduğunu anladığında arkadaki dörtlünün onları duymasını istemediği için "Burası biraz fazla kalabalık... isterseniz dışarıda konuşalım." Diyerek onları çıkış kapısına doğru yönlendirdi. Dedektifler ise "Zaten size sormamız gereken birkaç soruda vardı. O soruları da cevaplamanızı istiyoruz." Diyerek cevap verdiler. İnseong ise "Tabi ki, ne istiyorsanız sorabilirsiniz." Diyerek onları onayladı ve dışarı çıktı.

yìwài ^hwitae/Rochan^Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin