~19~

24K 1.4K 266
                                    

21.02.2021

***

"Hadi lan çabuk!"

"Tamam geldim." Emir, Mehmet'e bağırıp hızla bahçeye çıktı. "Nasılım?" Ulaş, Mehmet'i durdurup üstünü gösterdi. Mehmet baş parmağını kaldırıp:

"Jilet gibisin." Dediğinde Ulaş gülümseyip içeriye ilerledi. Etrafta kimse yoktu. Herkes askeri araca doğru ilerliyordu.

Ekip Hakkari'deydi. 18 Mart şerefine sabah tören, akşamında diğer askeri ekiplerin ve halkın olacağı bir tören yapılacaktı.

Ekip genelde İstanbul'da olur, ancak operasyonlar için Hakkari'deki karargahta olurlardı.

Birazdan askeri araç ile tören yerine gideceklerdi. Ulaş sabahtan beri öpemediği Ali'yi sıkıştırmak için gözlerini etrafta taradı.

Ali aynada saçını düzeltip içeriye ilerlediği esnada kendisine gülümseyen Ulaş'ı gördüğünde kendisinin de dudakları kıvrılmıştı. "Hazır mısın?"

"Evet. Olmuş mu?" Dedi üstünü göstererek. Aslında her zamanki kamuflajlarını giyinmişlerdi ancak saç baş derken, ve özenle ütülenmiş olduğundan daha şık görünüyordu.

Ulaş tam dibine gelip boynuna, kokusunu içine çekerek bir öpücük bıraktı. "Çok yakışıklısın." Ali temasla utanıp dudaklarını ısırdığında bakışları oraya kaydı.

Dayanamayıp oraya bir öpücük kondurduğunda tüm vücudu titremişti Ali'nin. Ulaş elinden tutup: "Hadi gel." Demişti. Odadan çıkmadan elini bırakmak zorunda kalmıştı.

Bahçeye çıkıp onları bekleyen askeri araçlara doğru yürümüşlerdi. "Hadi herkes yerlerine." Büyükçe bir ekip araçlara binmiş, 1 saatlik bir mesafede olan eğlence alanına doğru ilerlemeye başlamışlardı. Eğlencenin yapılacağı yere 15 dakikalık mesafede bir karakol bulunuyordu. Oradan da birçok asker olacaktı.

Sonunda vardıklarında araçlardan inip onları karşılayan komutanların yanlarına gittiler. Selamlarını verip tören için alana ilerlemeye başladılar.

"Semih değil mi bu?" Mehmet, Emir'e sorduğunda genç adamın bakışları, bir araçtan inen arkadaşına kaydı. "Ne işi var lan bunun?"

Mehmet omuz silkerken Asaf onlara yaklaşıp: "Tören için geldi. Normalde yarın taburcu olacak ve birkaç gün dinlenecekti." Dedi bıkkın bir nefes vererek. "Gel de anlat." Semih yanlarına seke seke ilerlerken diğerleri kıkırdadı.

"Komutanım verin elinizi ayağınız öpeyim." Dedi gülerek. Asaf uzakta olan yüksek rütbeli komutanlara bakıp sessizce tısladı. "Kes zevzekliği. Hepiniz yerinize geçin." Dedi.

Herkes sandalyelere oturmuş, sahneye çıkan bölge komutanını dinlemeye başladılar.

Bu önemli gün için konuşma yapmış, birkaç kişiye daha söz hakkı vermişti. Peşinde okunan İstiklal marşı ve halkın arasından seçilen birkaç küçüğün daha okuduğu marşlar ve konuşmalar sonucunda tören bitmişti.

Yemekler dağıtılmaya başlandığında Ulaş, Ali'yi köşeye çekmişti. "Ayrılma yanımdan." Ali göz devirse de bir şey dememişti.

İtirafından sonra ekstra yakın davranıyordu. Sanki acısını çıkartmak ister gibi köşelerde sıkıştırıp öpmelerinden bahsetmek bile istemiyordu.

"Akşam eğlencesi kaçta başlayacak?" Semih elindeki tabaktan yemeği kaşıklarken, etrafı süzen Mehmet'e sormuştu.''8'de.'' Kafasını sallayıp diğerleri ile sohbet etmeye başladı.

DEVREM | bxbWhere stories live. Discover now